Hayatlarındaki en büyük pişmanlığın beni okula göndermek olduğunu söylediler.

Merhaba, ben 21 yaşında, ikili hayata hapsolmuş genç bir kadınım. Küçük bir yerde, muhafazakar bir aileye doğdum. Fakat kendimi bildim bileli hep onlardan farklıydım. Renkli saçlar, piercingler, dövmeler, ilginç kıyafetler için can atıyordum. Ailemden ve akrabalarımdan sık sık eleştiri alıyordum ve bunun yanlış olduğunu anlatmaya çalışarak büyüttüler beni.

Liseye geçtiğimde annemin kapanmamı ne kadar istediğini dile getirmesi sıklaştı. Ben ise o sırada hayatımın ilk depresyonuyla mücadele etmekteydim. Önümdeki seçeneklere baktım, mücadele edecek gücü kendimde bulamadım. “Nasıl olsa asla istediğim gibi yaşamama müsaade etmeyecekler.” diyip kapanma kararı aldım. Kapanınca annem saçlarımı boyamama izin verdi ilk kez.

Ardından aynalara küstüğüm, kendimden uzaklaştığım bir döneme geçtim. 14 yaşımdan 20 yaşıma kadar tesettürlüydüm fakat toplasanız 10 tane fotoğrafım yoktu, çünkü bunu kendime itiraf edemesem de kendimi olmadığım biri gibi görmek canımı yakıyordu. Fark ettiğimdeyse çok geç kalmıştım.

19 yaşıma kadar sağlıklı bir kararla kapalı olduğumu sanıyordum fakat pandemi döneminde kendimi, bedenimi, ruhumu daha iyi anlama imkanım oldu. Aynadaki kadının gözlerinin içini göremiyordum, o ben değildim çünkü. En sonunda kararımı verdim, üniversiteye geçince başörtümden kurtulacaktım. İlk önce annemle konuşmak istedim. “Senin psikolojin bozulmuş, açılsan da mutlu olamazsın. Kur’an okumadığın için böyle oluyor.” Dedi. Desteğini istediğim tek kişi beni yüzüstü bıraktı.

Ardından okula geçtim ve tesettürden çıktım, annemin içinde hep şüphe olduğu için sürekli görüntülü aradı, fotoğraf istedi ve sıkıştırdı beni. (Hâlâ yapıyor.) En son babam, annem, ben bir konuşma yaptık. Annem ağladı, “Yazıklar olsun.” dedi. Babam kızdı, “Okumaya gönderdik, sapıttın.” dedi. Hayatlarındaki en büyük pişmanlığın beni okula göndermek olduğunu söylediler. Götümü açmaya gittiğimi, eğer açılırsam yanıma taşınacaklarını söylediler. Ben de uzlaşamayacağımı anladım. Kendi ayaklarım üstünde durana kadar onlardan saklı tutmak zorundayım.

Ailem beni çok seviyor biliyorum, sürekli mutlu olmamı istiyorlar ve bu yaptığımı bencillik olarak görüyorlar. Fakat bazen soruyorum kendime, onların sevdiği çocuk kim? O çocuk ben miyim? Benim için çabalamaya çalışırlarken gözümde etten bir prangaya dönüşmeleri benim alçaklığım mı? Onların gözlerinin içine baka baka yalan söylemem, yanlarındayken tesettürlüymüş gibi davranıp okulda başörtümü çıkarmam ihanet mi?

Hiçbirinin cevabını bilmiyorum. Bazen bu ikili hayattan çok yoruluyorum ama başaran güçlü kadınları görmek ilham veriyor bana. Bir gün gelip başardım demek istiyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir