Ben zamanında tırnaklarıma ten rengi oje sürdüm diye beni dövüp hakaretler yağdıran babam, şu an kız kardeşimin aldığı ojelerin parasını veriyor.

Merhaba, burayı uzun süredir takip ediyor ve tüm mektupları tek tek okuyorum. Buradaki her zor hikâye kadar zor olmasa da, biraz da motivasyon adına bir şeyler yazmaya karar verdim gecenin üçe yaklaşan bu saatinde.

Annem ve babam birbirini sevmeden, görücü usulü ile, annem henüz 19’undayken; yani benim yaşımdayken evlendirilmiş ebeveynlerden. İkisi de fazlasıyla dindar olan annem ile babamın ilk çocuğuyum, yani ilk denekleri. Şu yaşıma kadar, ailem her şeyi bende deneyerek benden tecrübe etti. Bu yer yer iyi, ama çoğunlukla kötü bir durumdu diyebilirim.

Daha ilkokuldan Kur’an kurslarına gönderilirdim her yaz. Bu çok küçükken benim için sorun değildi, arkadaşlarım vardı ve eğlenirdim. Ama ortaokula geçtiğimde, kaydım normal bir okula çıksa da babam beni oradan almış ve zorla İmam Hatip’e yazdırmıştı. Ne hoş, değil mi? Okulu İmam Hatip’te oku, yazın da Kur’an kurslarına git… Bana çıkan okula gidecek arkadaşımla günlerce evin kapısında “Baba kapanayım, ama beni İmam Hatip’e yollama.” diye yalvardığımı bilirim. Zordu.

Daha ilkokuldan çıkmış bir çocuğun birden başını kapatmazsa okula alınmaması, dizine gelen eteği yüzünden ailesine söylenmesi, bir sürü dini ders görüp bu denli baskılanması zordu. Bu baskı yüzünden 2 defa intihara kalkıştığımı bilirim. Dine lafım yok, dini ibadetlere lafım yok, Müslümanım. Fakat din için verilen bu baskıya itirazım var. Bir çocuğa o yaşta açık bir kadının ayıplanması gerektiğini öğretemezsiniz. Resim çizmeyi çok severim, bana insan sureti çizmenin haram olduğunu söyleyemezsiniz. Kapanmayı hem öğretmenlerden hem aileden bu kadar baskıyla alan bir çocuğun psikolojisi… Üzülüyorum o yaşımdaki halime. Ortaokulda o kadar din dersi görüyorduk ve normal derslere o kadar ağırlık verilmiyordu ki ders çalışıp Fen lisesini hedefleme amacı yoktu hiçbir öğrencide. Babamsa bana Fen lisesi kazanamazsam liseyi de İmam Hatip’te okuyacağımı söylüyordu. Sonrasında birisi, Güzel Sanatlar lisesinin sınav kaydının bitmesine günler kala babamı ikna etmişti ve Güzel Sanatlar lisesinin sınavına girebilmiş, orayı da kazanmıştım. Bu benim hayatımın en doğru adımıydı diyebilirim.

Kim olduğumu keşfetmiş, kişiliğimi, cinsel yönelimimi, hayattaki amacımı ve hayalimi o 4 yıl içinde kolay zor anlayabilmiştim. Çok baskılandım. Lisenin ilk dönemleri, babam beni sınıfta bir erkek arkadaşımla sohbet ederken gördüğü için yasaklar yağdırmış, arkadaşlarımla hayatımda ilk kez dışarı çıktığımda annem peşime birini takmıştı. Giyim konusundaki katılıklarından bahsetmeyeceğim bile. Geçin şortları, dar pantolon bile giyemezdim çocukken. Tişörtlerimin eteklerini bol pantolonumun dahi içine koyamazdım.

Bir şekilde liseyi bitirdim, YKS yazım rezalet geçmesine rağmen istediğim bölümü kazanıp şehir dışına gidebildim. Bu tam anlamıyla bir kurtuluştu. Bu dediğime inanın, ailesi hayatının sorunu haline gelmiş kişiler için kurtuluş yolu diyebileceğimiz bir yenilik. Üniversiteye gittim, ailemin bana armağan ettiği sosyofobi ve anksiyete sorunlarına rağmen istediğim gibi yaşadım ben. İstediğim gibi giyindim, dar pantolonlara yüzünü buruşturarak bakan babama inat şortlar, croplar giydim. Saçlarımı maviye boyattım, özgürce yaşadım. Eve gelip gittiğimde ise ailem bana sesini bile çıkaramadı. 1 yıl öncesine kadar kavgalarımızdan, beni dövmelerinden eve polis getirten babam bana elini bile kaldıramadı, laflardan öteye gidemedi. Gidemez de artık. Anlamak zorundalar artık 20’lerime yaklaştığımı ve saygı duymak sorumluluğundalar. Böyle böyle kabul ettireceğiz.

Ben zamanında tırnaklarıma ten rengi oje sürdüm diye beni dövüp hakaretler yağdıran babam, şu an kız kardeşimin aldığı ojelerin parasını veriyor. Bu kadar zorlansam da ailemi az buz törpüleyip yaşadığım şeyleri kız kardeşime yaşatmama rahatlığı da var üzerimde. En kısa zamanda ekonomik özgürlüğümü elime almak, kız arkadaşımın elini tutup aileme gittikten sonra tepkileri ne olursa olsun hayatımdaki gizlileri atıp daha iddialı olduğum bir sayfa açmak istiyorum. Şu an hâlâ tam anlamıyla amacıma ulaşabilmiş değilim.

Homofobik anneme kabul ettiremem aşkın cinsiyete bağlı olmadığını, hatta dinlediğim k-pop idollerime dahi tiksinerek laf eder. Biseksüel kızına LGBT’yi eleştirir, sadece desteklediğimi bilmesi bile ona bir kabusken kendimi açıkladığımı düşünemiyorum. Şimdilik az az onlardan farklı düşündüğümü kabullenseler de hâlâ babam benden utanır, “O saçlarla yanımda gezme” der. Annem hâlâ bana sözlü zorbalık yapar. Ama kendimi onlara açacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum. Çünkü ben onların yaşayamadığı hayatı yaşamak zorunda olan bir kukla olmadığımı söylediğimde, bunu söylemenin verdiği rahatlama bana iyi hissettirecek.

Aslında üzücü, değil mi, bunun ailenizin en büyük psikolojik sorunu haline gelmesi… Fakat yapacak bir şey yok, aşama aşama aile evinden uzaklaşıp bir şeyler başararak onların bana saygı duymasını sağlamaktan başka bir şey gelmez elden. Bunu amaçlayın. Bu yazım ne zaman paylaşılır bilmem fakat konuşmak isteyen herkes, bu yazının altına yorum yaparsa size yazarım. Kendimi motive etmem 3 yılımı aldı ve hâlâ da alıyor, sizin motivasyonunuza bir katkı sağlayacaksam herkesle tek tek konuşmayı isterim.

(Görsel: Marc Chagall)

“Ben zamanında tırnaklarıma ten rengi oje sürdüm diye beni dövüp hakaretler yağdıran babam, şu an kız kardeşimin aldığı ojelerin parasını veriyor.” için 6 yanıt

  1. Senin adına çok mutlu oldum. Eminim zamanı gelince kendini güzelce ifade ediceksin. Konuşmak cok isterim instagram hesabım @heidialp123 yazarsan sevinirim.

  2. aile en büyük dramdır özelliklede bizim gibi yobaz ailelere sahip insanlar için onlardan her daim nefret edicegime eminim bize Boyle kötü bi hayat yaşattıkları için..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir