Tek korktuğum eğitim hayatımı elimden almaları

Birkaç sene öncesine kadar, böyle yaşamaya boyun eğen biriydim. Küçüktüm, babamın telefonunda gördüğüm çıplak kadınları ona soracak kadar küçüktüm. Bunu yaptıktan sonra bile hâlâ beni din diye baskılamasına boyun eğecek kadar küçüktüm. Onları yaparken bile beni suçlardı, yalan söylediğimi söyler, telefonuna virüs girdiğini söylerdi. Bana asla yanlış hiçbir şey yapmamıştı bu konuda ama her fırsatta inandığı dinin arkasına saklanıp böyle şeyler yapması beni de dininden uzaklaşıtırıyordu.

Lisenin başında zorla kapanmıştım, baskı vardı, hayatım kısıtlanacaktı ve bunu yapmak zorundaydım. O anlarda bile babamın neden böyle olduğunu düşünüp dururdum. Hiçbir zaman kendimi örtüye ait hissetmedim. Hiçbir zaman İslam’a layık olduğumu düşünmedim. Kendimi baskıdan dolayı defalarca suçladım. Onlardan farklı olduğum için iyi biri olmadığımı düşündüm. Sonra alıştım. Büyüdüm, farkındalıklar yaşadım. Hiçbir şeyin benim suçum olmadığını anladım.

Öncesinde babamın istediği gibi biri olmadığım için gerçekten suçlu olduğumu düşünüyordum. Ama fark ettim ki ben örtüsüz de dolaşsam onların İslam’ı kirlettiği gibi kirletmeyeceğim. Kapalı olduğum süre boyunca sosyal medyada hep açıktım. Başta sadece bununla sınırlı kalıyordum ama son zamanlarda bu beni boğmaya başlayınca üniversitede tamamen açılmayı hedefledim. Ama beni gönderdikleri tek üniversite aile evime bir saat uzaklığındaki bir üniversite oldu. Artık sadece maddi açıdan kendimi kanıtlayınca bunu yapabileceğimi fark ettim. Anneme bu konuyu daha önce açtım ve açtığımda o kadar sert tepkilerle karşılatım ki bütün hevesim koca bir cam gibi yere düşüp kırıldı. Annemin de zorunlulukları vardı, biliyordum. Babamın telefonunda o resimleri görünce herkesin içinde söylememin nedeni bir de buydu. Çocukken en ufak kavgalarında dua eder barışmalarını isterdim.

Boşanmaları o zaman bana zulüm gibi gelirdi. Şu zaman diliminde anladığım en büyük şeylerden birisi de ikisinin ayrılmaması ayrılmalarından daha kötü hasarlar bırakıyor. Bunu anladığımda ufak da olsa çabaladım. Gerçekten o fotoğrafları anneme gösterirken aklımda bu vardı. Ama hiçbir şey olmadı. Annem her zamanki gibi zorunluluktan mıdır bilinmez ama üstünü kapattı. Her şeyde olduğu gibi bu konu da geçiştirildi.

Tesettür konum da bu olay gibi geçiştirildi ve annem, babama bile söylemeden konunun üstünü kapattı. Ama ben duramadım, müsait olduğum ilk fırsatta dışarıda bir köşede başörtümü açtım. Öncesinde gün boyu bu planı düşünmüştüm ve bana o kadar iyi gelmişti ki bunu sürekli yapmaya başladım. Yaşadığımız şehir küçüktü, akrabalarımızın çoğu burdaydı ama korkmadım.

Her seferinde o kadar iyi hissettim ki bu bana cesaret verdi. İlk başlarda şapka takarak çıkan ben şapkayı çıkarmaya başladım. Rüzgârı tenimin üstünde ve saçlarımda hissetmek o kadar tarifi zor bir duyguydu ki. İlk defa bir şeyi tam anlamıyla istedim ve yaptım. Sosyal medyada kendimi açık paylaşmaya devam etmemden çok farklı bir histi bu. Alışkın değildim ama alışkındım da.

Şu an hâlâ bu örtüyü takmak sadece kendime olan saygımı azaltıyor. Bana kazandırdığı ekstra hiçbir şey yok ve ben bunu bile bile kafama örtü takmak istemiyorum. İkinci dönemimde üniversiteye açık gitmek istiyorum ve bunu ailemle tekrar konuşacağım. Ne pahasına olursa olsun bu sefer kazanmak istiyorum. Tek korktuğum eğitim hayatımı elimden almaları. Burada başaran bütün kadınları tebrik ediyorum ve çok özeniyorum, hepsine teker teker. Bana şans dileyin çünkü çok ihtiyacım var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir