Düşünmekten, düşmekten korkmuyorum

Bu ikinci yazım. Bu yazımı daha bir ay öncesine kadar bile bana uzak görünen hayalimi gerçekleştirmiş olarak yazıyorum. Geçen yıl yazdığım yazı büyük bir öfke ve umutsuzlukla yazılmıştı. Ama bugün ne istediğini bilen, kendine biraz da olsa güvenen, umutlu biri olarak yazıyorum.

   24 yaşında bir kadınım. Küçüklüğümden beri din ile büyütüldüm. Ülke muhafazakarlaşıp dindarlaştıkça bizim evin içindeki atmosfer de ona göre şekillenmiş. Yeni fark ediyorum. 10-11 yaşlarına geldiğimde artık fiziğimin ayıplanmaya başladığını fark ettim. O zamanlar pek bir anlam veremesem de ben de büyüklerimi taklit ettim. Kendimi, fiziğimi ayıplayıp, saklamaya çalıştım. Bir süre sonra kendini, dış görünüşünü sevmeyen, özgüvensiz birine dönüştüm. İlkokul öğretmenimin şiddet uygulaması, doğudan İstanbul’a göç ettikten sonra buraya uyum sağlayamamam, ırkçılık görmem ve özgüvensizliğim okulla aramın olmamasını sağladı. Ben de ablam gibi yatılı Kuran kursuna gönderileceğimi biliyordum ve karşı çıkacak hiçbir sebebim yoktu. Oraya gidersem her şeyin düzeleceğini, güzelleşeceğini zannediyordum çünkü bana dinin çok güzel bir şey olduğu öğütleniyordu. Halbuki ablam cinler, ruhlar, uçan Allah dostları (hepsi de erkek) korkusundan uyuyamaz, 5 günün acısını eve gelip 2 gün uyuyarak çıkarırdı. Bunlara rağmen Kuran kursuna gitmeyi iple çektim. Annemin cemaat kursundan dönüp evde anlattığı vaazlar hoşuma gidiyordu herhalde. Başka bir ütopyaydı. Biz siyasal İslamcı bir aile değiliz. Alakamız yoktur. Babam cuma vaaz ve hutbelerine bilerek geç gider. Onların siyasi vaazlarını dinlemek ona işkence gibi gelir. Biz de onların yatılı Kuran kurslarında eğitim görür, onlar gibi giyinir, onlar gibi hareket eder olmuştuk artık. İlk yılımda bunu anlamıştım. Ama ablam ne kadar kaçmaya çalışsa da kurtulamadı. Ben de baştan pes ettim. En kötüsü de etrafımızda hiç kimse “bu çocukları oraya neden kapatıyorsun” diye bir gün bile uyarmadı ailemi. Sahipsiz gibiydik ama muhtaç olduğumuz kişiler yine anne ve babamızdı. İki dediğim dedik ebeveyn. 5 yıl boyunca yatılı kaldım. 2 farklı kursa gittim. Son bir yılda artık her şey daha dayanılmazdı. Koyun gibi bir yere kapatılmış, giriş-çıkış, yemek, uyumak, ibadet etmek vb. kontrol altındaydı. Uyurken, banyo, tuvaleti kullanırken cinlerden korkma mevzusunu hatırlamak hala daha “nasıl dayanmışım ben ya” dedirttiriyor. Hala daha kurstan çıkmamışken yobazlığım yavaş yavaş azalmaya başlıyordu. Bir hocamızın ifşası ve tanıdığım dindar bir adamın gerçek yüzünü görmek “neler oluyor ya” dememi sağlamıştı. İnsanlara vaaz verip, namus bekçiliği yapıp, yargılarken aslında hiç kimsenin masum olmadığını, bunları kamuflaj olarak kullandıklarını fark etmiştim.

   Hafızlığı bitirip eve geldiğimde artık gerçek dini düşünmeye başlamıştım ki korkularım buna engel oldu. Ben de kendim ile ilgilenmeye başladım. 5 yılın sonunda 20 kilo almış, reflü rahatsızlığı ile uğraşan biriydim artık. Sağlıksız beslendiğim kurs yılları bana geri dönüş yapıyordu. Ben de artık sağlıklı beslenip zayıflamaya çalışacaktım. Zayıflama sürecimde üniversite için de ders çalışmaya başlamıştım. Uzaktan eğitim için izni koparabilmiştik annem ve abim sayesinde. Ama liseyi açıktan okuduğum için her şeye sıfırdan başlamak zorunda kaldım. Ders çalışırken felsefe, bilim, dinler, tarih, psikoloji ile ilgili podcastler dinler, programlar izlerdim. Bir gün ders çalışırken annemin gençliğinde neden açık olduğu yine aklımı kurcalamaya başladı. Anneme, babaannem ve anneannem nasıl giyinirlerdi diye sordum. Kürtlerin tarihini araştırırken fotoğraf ve gravürlerdeki geleneksel kürt kıyafetlerini, (kufi) başlıklarını tarif etmeye başladı. Evlendiklerinde de alttan saçları görünen kufilerinin üzerine şeffaf leçeği örterlermiş. Türkiye’de türbanın tarihi, Şule Yüksel Şenler hakkında da bir şeyler öğrenince o zaman müslüman olduğum için sadece Kuran müslümanı olup başörtü takmamın artık gerekli olmadığına inandım. 5 gün sonra tamamen açılacağıma karar vermiştim artık. Sabaha kadar buradaki hikayeleri okudum. Sizden güç aldım. Heyecandan gözüme uyku girmedi. Youtube’da videolar izlemeye başladım. BBC’nin “başörtüsünü çıkaranlar anlatıyor” belgeselini izlemeden unlikeladığımı fark edişim büyük bir utanç duymama sebep oldu. O zamanlar bunları “hepsini din için mi yapıyordum” diye sordum kendime ve cevap “ben dinin ne olduğunu tam olarak bilmiyordum ki” oldu. Her şeyi ebeveynlerimi taklit ederek yapıyordum ve onlar için hayatımı dine adamıştım. Ama artık ipleri elime almazsam çok pişman olacağımı fark ettim. Annem ve kız kardeşlerimle konuştum. Şok oldular. Benden beklemedikleri bir hareketti. Çünkü ben herkesi giyiniş ve dış görünüşleri için eleştiren,kendi hayatından çok başkalarının hayatına karışan bir yobazdım bir yıl önceye kadar. Beni psikoloğa bile götürmeyi düşünmüşler. Eski halimde hiçbir zaman böyle bir şey düşünmemişlerdi. Halbuki acınacak haldeydim. Bir ay sonra da babamla konuştum. Bu sefer kardeşim de benimle aynı fikirdeydi. O olmasaydı başarabilir miydim bilmiyorum. Bana çok yardımcı oldu. Babam milletin ne diyeceğiyle ilgilendiği için beni dinlemedi bile. Ben de konuşmadım zaten. Kız kardeşime biz biraz düşünelim demişler. Annemle, bizi oyalamaya çalışıyorlardı. Birkaç ay sonra “Kurandaki çelişkiler” adlı makaleyi okuyunca yavaş yavaş cevabını bulamadığım sorulara cevap bulmaya başladım. Kuran mealini ve tefsirini okumamla İslam’dan çıkmam bir oldu. Şimdiye kadar 10 ay geçti ve ben onlarca defa annemle, iki defa daha babamla konuşmaya çalıştım. Beni asla dinlemek istemediler ve kabullenmediler. Ne istediğim pek de umurlarında değil. Bu süreçte Jina (Mahsa) Amini’nin öldürülmesinden sonra kadınların gösterdiği cesaret de bana çok güç verdi. Onlar kendileri olabilmek için yobazlara karşı dimdik durabiliyorlarsa, ölümü göze alabiliyorlarsa ben de başarabilirdim. 2 hafta önce sabah markete giderken saçlarım açık gittim. Ellerimin titreyişi durmuyordu. Korkmama rağmen bunu yapmaya çalışmak bana büyük bir güç verdi. Evli kız kardeşime gittik. Oraya da açık gittim. Babam bilmiyordu ama kız kardeşimle açılmıştık. Dün sabah kardeşimi okula götürürken geç kaldık. Kalkıp yanımıza geldi ve beni açık görünce ne diyeceğini bilemedi ve yüzünü ekşitip içeri girdi. Hayatımda ilk defa babamı böyle gördüm. Bir sürü Kürtçe lanet okurdu normalde ama bütün kelimeleri unuttu.

   Daha uzun yazmıştım ama ancak bu kadar kısaltabildim. Bu yaşadıklarımdan büyük dersler çıkardım ve artık belli bazı kalıplardan kurtuldum. Hata yapmanın normal bir şey olduğunu anlamaya, aşırılıklardan uzak durmaya, daha az yargılayıcı olmaya, kendimle, hayatımla daha çok ilgilenmeye başladım. Özgüven konusunda hala çalışıyorum ama onda da iyi bir seviyeye geldim diye düşünüyorum. Özellikle saçlarımı özgür bıraktığımdan beri. Kararlı ve kendinden emin bir şekilde ilerlemeye çalıştım. Bazen şüpheye ve korkuya düştüm ama tekrar bu platform, kız kardeşim ve diğer bütün güçlü kadınlar sayesinde kendime geldim. Düşünmekten, düşmekten korkmuyorum. Başkaları yüzünden, başkaları için sevmediğim şeyler yapmaktan vazgeçtim. Teşekkürler okuduğunuz için. Her şey dilediğiniz gibi olsun. Sevgiler.

“Düşünmekten, düşmekten korkmuyorum” için 6 yanıt

    • daha çocuk yaşta başkalarının dedikleri yüzünden hayatımı mahvettim şu anda onlar yüzünden(ki her zaman başkaları için dayak yedim) dayak da yemiş olsam. kendim için yaşamaya bir kere kara verdim.

  1. Hikayeni okumak bana o kadar cok umit verdiki. Bende cemaatin bir kuran kursuna gittim hatta mezun olup hoca olarak hizmet ettim. Cemaatin sistemini gördukden sonra artik gitmemeye karar verdim. Ailemle baslarda sorun yasadik fakat su an kabullendiler durumu. Acilmak istiyorum ama ailem toplumun baskisindan ve lafindan korkuyorlar. Benim hakkimda kötu seyler diyip duracaklarini söyliyorlar. Kimse beni artik ne hesaba alirmis nede beni dinlermis. Arkamdan konusmalarina dayanamazmisim. O kadar korkuyorumki ya ailemin beni tanidigindan daha guclu degilsem diye.

    • Bu sitede hemcinslerimin birbirine destek olması beni çok mutlu etti. Ancak bir o kadar da üzen bir şey var ki , dinin çok yanlış lanse edilmiş olması. Keşke her birinize İslam’ın aslında kadınları omuzlar üstünde taşınmaya layık gören bir din olduğunu anlatma imkanım olsaydı. Lütfen araştırın , islam töre değildir , islamiyet yobazlık değildir. Sizlere gerçekten İslamiyeti temsil edenler denk gelmediği için derin bir üzüntü duydum. Bu travmalar çok ağır. Gerçek İslam nedir elimden geldiğince anlatmak isterim. Konuşmak isterseniz Twitter üzerinden ulaşabilirsiniz.
      (@tadimizkacmasnn)

  2. ben hala dinimi seviyorum ama açılmak da istiyorum şuan sadece bedenimi sevmiyorum. ailenin baskılarıyla nasıl baş ettin?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir