Daha 20 yaşında, evli ve yemek yapamadığı için kaynanasının bağırdığı bir kadınım

Merhaba. Nereden başlayacağımı bilemiyorum aslında. Biraz da uzun olacak, şimdiden özür dilerim. En baştan başlayayım.

Ben; ailesinin dinden haberi olmayan, aşırı sert imamla ve medreselerde büyümüş, ailesi de çevresi de çok dindar, kendini geliştirmeyi seven, okul okuyamamış bir annenin, tek kızıyım. Daha küçükken çok garip hayaller kurmaya başladım. Örneğin: Babamın kaçırılıp “Artık kızını çok seveceksin ve istediğini giymesine izin vereceksin!” diye tehdit edilmesini mi dersiniz? Ya da bir hastalığa yakalandığımı düşünüp doktorun başımı örtmemem ve kapalı giyinmemem gerektiğini mi dersiniz? Daha neler neler. Daha o zamanda abimin çokça dövülmesine, babamla annemin tartışmalarına, babamın zorla Arapça kitap okutup bilmeyince yüzüme tükürmesine alışmıştım. Hep çok korktum babamdan. Film izlemekten, şarkı dinlemekten, dışarı çıkmaktan da çok korktum. Beni çok seviyorlardı, ben de onları seviyordum ama hep bir şeyler yanlış ve eksikti. Hiç mutlu değildim, güvende ve kendim gibi hissetmiyordum.

Lisede sorgulamaya başladım ve Allah’a inanmadığıma karar verdim. Eski ve mitolojik dinleri araştırdım ve bir süre bu bana mantıklı da geldi. Üniversite sınavına hazırlanırken babamın annemi aldattığını öğrendim. Evin içinde benim tişört giymeme izin vermeyen adamdı bu evet. Sonrasında bir gece, sevgilimle konuştuğum için beni çok fazla dövdü. Öfkeliydim sadece. Bu sırada bir de hukuk kazanabilmek için çalışıyordum ve kazandım da ama o evde kalmak bana çok zor geliyordu. Babam beni açıköğretimden ilahiyata kaydettirdi. Hukukta ilk dönem derslerim çok kötüydü ve babamın bunu duymasından çok korkuyordum. Zaten hukuk okumam onun istediği bir şey değildi. Nerdeyse zorla tercih vermiştim. Telefonumu alırdı, içine bakardı, günlerce laf sayar, vururdu belki. Bir de annemle sorunlarımız artmıştı. Üniversitede örtülü olmak istemiyordum ve ilk senem pandemiden dolayı uzaktandı. Anneme bunu söylediğimde “Babanın eli kolu uzun, gideceğin şehirde bile sakın öyle bir şey yapmayı düşünme!” demesi de artık son damla oldu.

Pek mantıklı bir karar değildi ama 18 yaşımda evden kaçtım. Başka bir şehirde bir öğrenci evine gittim. Gittiğim gün başımı açtım. Ailem çok üzülmüştü ama ben de yapamadım. 10. gün dayım gelip beni aldı, oradan da başka şehirde oturan bir teyzeme gittim. Teyzem bana söz verdi “Burada kalabilirsin, okula buradan gidersin.” diye. Ama birkaç gün sonra ailem kapıdaydı. Ben daha ne olduğunu anlamadan eve döndük. Eve derken keşke eve olsaydı. Babam ilk geldiğinde çok iyi davrandı saçlarımı okşadı, giydiğim şeylere karışmadı fakat sonra uçaktan inince başladı her şey. Köye götürdüler beni. Annem, amcam ve babam birlikte çok fazla dövdüler. Halı yer yer kan olmuştu. Artık herkese göre onlar iyi, ben kötüydüm. Yalnızdım, konuşacak kimsem yoktu. Başımı örtüp etek giydirip eve kapattılar. Ama yüzümdeki izler geçmeden eve gitmedik. Bu da nerdeyse bir ayı buldu. Kimse beni dinlemedi. Kendisini aldatan adama hiçbir şey yokmuş gibi davranan annem bir daha bana eskisi gibi davranmadı. Her şeyimi aldılar. Sofrada, mağazada, evi temizlerken her yerde sürekli ağladım aylarca. Hep kuran okudum, dua ettim. Sürekli kendimi öldürmeyi düşündüm. Herkes, bana sahip çıkmaları gereken bir şeymişim gibi davrandı. Tek başıma oturamadım bile bir odada. Sürekli küfür ve hakaret de cabası. Sonra eski sevgilime bir şekilde kardeşimin telefonundan yazdım. Gelip beni iste diye. Bayağıdır ayrıydık ama aklıma başka kimse gelmedi. Babası aradığı için de babam günlerce küfür etti bana ve bu da olmadı.

Evde, o durumda 9 ay kaldıktan sonra tekrar bir gün sadece kapıyı açıp çıktım. Başımda yazma ve cebimde sadece 50 TL ile. Dış kapıyı kapatınca tekrar kapıyı çalıp içeri girmeyi düşündüm ama aylardır kapının önüne bile tek çıkmamıştım. Annem direkt babamı arardı. Çok korktum bundan ve koşarak ilk gördüğüm dükkana girdim. Polis geldi ve sonrası uzun bir kadın sığınma evi misafirliği. Farklı şehirlerde, gizlilik, uzaklaştırma kararları. Kimliğim bile yoktu üstümde. Giyecek tek bir şeyim dahi yok. En sonunda, hiç bilmediğim bir şehirde, kadın sığınma evinden çıktım, ve bir işte çalışıp eve çıktım. Tek başıma. Ben, okul okumak için çıkmıştım o evden ama sadece çalışıp kendime bakabiliyordum. Kimsem yoktu, ailem bulacak diye korkuyor, bir yandan da onları çok merak ediyordum. Yolda yürüyemez hale gelmiştim. İlaç kullanmaya başladım. Karşılaştığım bütün insanlar, çalıştığım yerdeki bütün erkekler iğrençti.

Ve tekrar eski sevgilimi arayıp evlenmek istediğimi söyledim. Annemi çok özlemiştim. Ve evlenirsem benle konuşurlar, korkacak bir şeyim kalmaz. Mutlu olursam sorun yok, olmazsam da okulumu bitirir, boşanırım dedim. Eşim askerdeydi, geldi ve nikah kıydık. Ben, ailesinin yanına gelip onu beklemeye başladım. Ailesi, benim ailemden beterdi. Her şey çok zordu. Sonra o geldi, kendi evimize çıktık ama aile apartmanıydı. Ve her şey daha kötü oldu. İki hafta sonra ilk tokadımı yedim. Bir süre sonra aldatıldım. Okuyacaktım sözde. Hep ben çalıştım, her şeyi ben ödedim. Hem evde hem işte çalıştım. Daha bir yıl dolmadan yine kadın sığınma evine gittim. Oradan başka bir şehre… Ve yine düzenimi kurdum bir şekilde fakat eşim gelip gitmeye başladı, hep ağlıyordu. Tamam dedim, 5 ay sonra döndüm. Şimdi nasıl mı peki, vurmuyor. Sadece bu. Her şey aynı. Tekrar sınava hazırlanıyorum. Buradan nasıl gideceğim, nereye gideceğim bilmiyorum ama onu sevmiyorum, hiç mutlu değilim. Artık çok yoruldum. Annem bile şimdi boşanmamı istiyor. Çok yoruldum sadece. Benim için her şey çok zor. Bu sadece kabataslak bir özetti. Arkadaşım yok, konuşabileceğim kimsem yok. Daha 20 yaşında evli ve yemek yapamadığı için kaynanasının bağırdığı bir kadınım. Bu dünyada kadın olmaktan değil ama erkeklerden nefret ediyorum. Umarım ben bir gün kendi hayatımı kurabilirim, umarım hepimiz yapabiliriz bunu. Hepinizi çok seviyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir