Merhaba, ben kendi ismini belirleyen ailesinin, dini baskılarına rağmen içten içe kabullenmeyen o ‘ortanca’ kız. Benim hikayem bebekliğimden itibaren başlıyor. Adımı onların koyduğu bir tarikata bağlılar ailem. Ne kadar kötü hissettiriyor değil mi? En başından kim olduğu belirlenmiş ve ona göre yaşamaya gelmişim dünyaya. Kendi fikrimi belirtmeme bile izin vermemişler en başta. Farkında değildim, daha çok küçüktüm. Her şeyi sırf onları mutlu edebilmek için yapmıştım. Orada, o cemaatte, sırf onların gözüne girmek için eğlenmiştim belki de…
5. sınıfa geçtiğim zaman kapandım. Annemin arkadaşları ‘Daha çok küçük değil mi?’ dediklerini hatırlıyorum ara sıra. Küçüktüm ya? Bazen onların annemin kafasını bulandıracağını düşünürdüm ama öyle olmadı. Ortada kafası bulandırılmış tek kişi bendim. Onları çok sevdim, sırf sevdiğim için belki de beni doğurduğu için hiç karşı çıkmadım. Liseye kadar sürdü bu ama ben o zamana kadar hep açılmak istedim. 6. sınıfa geçtiğimde farklı bir okula geçiş yapmıştım ve o zaman gerçek dünyayla karşılaştım. Aslında kapanmak istemediğimi, uzun saçlarımı çok sevdiğimi fark ettim. 7. sınıfta ise düşen ders notlarım canımı çok yakmıştı. Tutulmayan sözler veren ailem, artık beni insan yerine koymuyorlardı. Kendi kararlarımı alamıyordum, gittikçe zayıflıyordum, artık kendimi sevmiyordum. Çirkinleşen suratıma rağmen çıkarmadım o örtüyü. Liseyi istemediğim bir okulda, imam hatipte okudum. Ailem orayı kazanmamı çok istemişti, mutlu olmuşlardı. Ben de içimde olmayan mutlulukla gülümsemiştim onlara. 9. sınıfa alıştığım ortamla birlikte açılmak istemediğimi, bunun bir vesvese olduğunu düşündüm. Artık mutluydum! Ya da öyle olduğumu sanıyordum. 9. sınıfın 2. döneminde hiç arkadaşım kalmadı. Kendi yalnızlığımda boğulmaya başladım. İğrenç biriydim artık, insanların beni sevmediğini, katlanmak zorunda olduklarını düşündüm. Çok düşündüm, hatalı olduğumu belki de şizofren olduğumu düşündüm. Her gece zorla gittiğim, zorbalığa uğradığım okul için ağladım.
Ailemin düşen notlarımla birlikte benden soğuduğunu, artık onların gözünde imanı kurtarılması gereken bir kızdım. 10. sınıfın ikinci dönemine kadar soğuk ve isteksiz yaşadım. İstediğim hiçbir şey yoktu artık. Online oyunlarla mutlu olmaya çalışıyordum. İstemediğim okulda, kötü ders notlarımla bir hayat sürdürmüştüm. 2. dönem, karantina zamanında basketbolcu olmak istediğimi ağlayarak söylediğim anneme çok kırgınım. “E bana gelip demedin ki, yarın basketbol oynamaya gidiyoruz.” diyen basketbolcuların kapalılara uygun olmayan çalışma tarzını şakaya karışık olsa da söyleyen, aşağılanmış hissettiren babama hiçbir şey demek istemiyorum. Annemin “senin için uygun bir yer bulacağım” diyip beni yıllarca kandırmalarını hala aşamıyorum. Yine de fikirleriyle beni içime kapanık yapan anneme teşekkür ediyorum. Eğer şu an onların istediği biri olsaydım günün sonunda yine saçmalayan, saçma sapan düşünen ben olacaktım. Onların istediği biri değilim, onlar gibi düşünmüyorum. Eğer kapalı bir basketbolcu olmayacaksam sırf bu yüzden açılmamı tetikleyen babama teşekkür ediyorum.
Son olarak mezuna kaldığım bu sene evden hiç dışarı çıkmadım. Dolabımda eksilttiğim örtülerle, giydiğim tesettüre uygun olmayan kıyafetlerle empoze ediyorum ailemi. Evet, bir gün gelecek ve ben açılacağım. Bunu özgür bir ekonomiyle veya beni destekleyen insanlarla birlikte başaracağım. 19 yaşındayım, sınava çok az kaldı. Üniversiteye geçtiğimde, şehir dışını kazandığımda tekrardan buraya geleceğim. Belki de nasıl başardığımı sizlere anlatırım. Bu benim hikayemdi. Biraz karışık ve sıradan bir hikaye. Dolu zihinle yıllarca yaşadığım ağırlığı artık taşımak istemediğimi fark ettim ve yazmaya başladım. Bunu burada sizlerle buluşturmak bir miktar da olsun iyi hissettirdi. Hikayemi buluşturmama neden olan herkese teşekkür ederim.