“Ya bu başörtüsünü takıp çıkarsın ya da evde oturursun” dediler

Merhabalar. Burayı uzun zamandır takip ediyorum ve çoğu yol arkadaşımın hayatlarını ve içerisinde bulundukları durumu okudum. Yeri geldi buradaki herkesin yerine ayrı ayrı üzüldüm ve sonunda ben de yazmaya karar verdim.

Hikayemin başlangıcı aslında herkes gibi ortak. Ortaokulda kendi isteğimle imam hatip ortaokuluna gittim. Düz ortaokula göre öğrenci sayısının daha az olduğunu düşündüğüm için mutlu olacağıma inanmıştım. Ailem küçüklüğümden itibaren zaten pek rahat giydirmezlerdi. 9 yaşından itibaren kısa kollu kısıtlamalarıyla karşılaştım ve ardından 6. sınıfa başlayacağım yaz geldi. “Ya bu başörtüsünü takıp çıkarsın ya da evde oturursun” dediler. Çocuktum, elbette dışarı çıkmayı tercih edecektim. Nereden bilebilirdim ki dışarı çıkmak uğruna taktığım bez parçası 8 yıl sonra dahi benim prangam olmaya devam edecekti. Böyle geçen yıllar…

Yeri geldi kabul etmeye çaba gösterdim, yeri geldi nefret ettim. En sonunda geçen yıl aileme bunu söylemeye karar verdim. Çok büyük tepkilerle karşılaştım, hatta bazen ölüm tehditleriyle. Çünkü dindar bir aile olduğum yetmiyormuş gibi çevremde dindarlığıyla örnek olan insanlar vardı. Tabii ki böyle bir aileye “Bu benim kişisel hayatım” diyemiyorsunuz. Şu an 19 yaşında, üniversite hazırlık yılında kendi şehrimde okuyorum. Bunun için doğru zamanı bekliyorum. Aslında doğru zaman dediğim kapıya konulduğumda çalacağım kapı, cebimde olacak paranın zamanını bekliyorum.

En çok zoruma giden şey saçlarımın ya da özgür giyinmeyişim değil. Bunlardan çok daha önemlisi, inanmadığım bir görüşün dışarıdan temsilcisi olmak beni çok yoruyor. Benim dahi inanmadığım bir şeyin dışarıdan temsilcisi olmak öylesine tatsız ki…

Bu yolda fikirlere ihtiyacım var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir