Ben de yaz gelince mayomu giyip ailemle denize gitmek istiyordum

Nasıl yazsam, ne yazsam tam olarak bilemiyorum. Çünkü burada bazı okuduklarım karşısında benim hikayemi daha önemsiz gibi buldum. Ve şu an burası nasıl çalışıyor, bilindik bir site mi, hiçbir fikrim yok. Yeni karşıma çıktı. Neyse, yazayım, içimi dökeyim…

Ben 19 yaşındayım ve üniversite sınavına hazırlanıyorum. İki yıldır lisenin başından beri panik atak problemim var. Daha küçüklükten beri de anksiyete sorunlarım var. Babamı dokuz yaşında kaybettik. Abimle aramda çok yaş farkı var ve sanki benim babam gibi. Annem çok iyi, melek gibi bir kadındır, mükemmel bir anne. Ama şimdi düşündüğümde, bana küçüklüğümden beri psikolojik şiddet uyguladığını fark ediyorum. Cahil, geri kafalı ve aşırı dindar biridir. Sorsanız bilgili, çocuğuna çok iyi davranan bir anne, ama dediğim gibi biraz geri kafalı.

Beni dört yaşındayken dini bir kreşe gönderdiler. Gitmek istemiyorum diye ağladığımı hatırlıyorum. Bana annem, böyle şeytan yapıyor seni, gitmesin diye uğraşıyor, hadi git kreşine, şeytanı yen, diyordu. Şimdi düşünüyorum, belki de anksiyetem o zaman başladı. Annemden ayrılma korkusu ve benzeri korkularım var. Çünkü annem bir cemaate bağlı, eşarplarını farklı bağlarlar, hocalara abi derler, kadınlara hoca hanım falan derler.

Ortaokula geçtiğimde anksiyete atakları yaşamaya başladım ve okuldan korkmaya, annemden ayrılmaktan korkmaya başladım. Resmen okula gidemiyordum ve annem okulun bahçesinde beni bekliyordu. Bunlar aklıma geldikçe hem utanıyorum, hem de annem benim için çok çabaladı diyorum. Silmek istiyorum kafamdan.

Beni böyle bir yaz sabahı gidip akşam gelmeli yine bir dini yurda göndermek istedi. Birkaç gün gittim ama bana korkunç geliyordu. Hocalar… Evden o kadar uzağa gitmek istemeye istemeye bir yere gönderilmek… İki günün ardından ağlayarak “Gitmeyeceğim, istemiyorum, kötü oluyorum ben orada” dedim ve gitmedim.

Biraz daha büyüdüm, artık lise için sınava gireceğim. Liseli olacağım. Ben zeki bir kadınım, çalışırsam yaparım, yaratıcıyımdır. O zamanlarda da iyi çalışıyordum. Tabii, bu sırada ailem bana ergen gözüyle bakıyordu. İsyankarmışım gibi sanki, ama yaşıtlarıma göre çok daha sakindim. Aslında onlar gezip tozarken ben ders çalışıyordum. Mesela sigara, alkol hiçbir zaman benlik olmadı. Ya da ne bileyim, işte o sıra tek bir isteğim oldu, o da telefon… E haliyle, liseye geçeceğim. Artık ben büyüdüm, tüm arkadaşlarımın yaşıtlarımın var. Benim de olmalıydı. Bana aldılar, onlara göre o sıra pahalı, kaliteli bir telefon aldılar. Bana çok abarttılar bu durumu daha en başından. Daha sonra tabii ki ben de sosyal medya açtım, daha fazla konuştuğum kişi olmaya başladı. Hatta bir sevgilim de olmuştu. Daha çocuğum aslında, sevgilim varsa ne olacak, en fazla ne olacak? Hatırlıyorum, arkadaşımın evine giderdim, oturur resim yapardık… Küçüğüm aslında, bunu anlatmaya çalışıyorum. Ama aileme battı nasıl bir batış. Ama bendeki bu değişiklik ergen olduğumdandı. Rap dinliyorum, fotoğraf çekiniyorum, erkek arkadaşım ararsa diye telefonumu sessize alıyorum. Ne bileyim, ergenim işte o sıra. Hem sınav stresi, hem küçüklüğümün geçtiği evden taşınacaktık, hem anneannem hastaydı. Annem sürekli beni abime bırakıp onun yanına gidiyordu. Yani stresli bir dönemdi benim için. Buna rağmen derslerimi çalıştım, yüksek bir puan aldım sınavdan.

Yaz gelince beni bir arkadaşımla uzakta bir yere, bu sefer yatılı olan bir dini yurda gönderdiler. Hiç güzel değildi benim için, istemiyordum. Ben de diğer yaşıtlarım gibi yaz gelince mayomu giyip ailemle denize gitmek istiyordum, mesela, ya da evimde kendi yatağımda yatmak…

Bu sıra çekildiğim bir fotoğrafı profil resmim yapmıştım, ve neymiş, atletim varmış, danteli gözükmüş, kolum açıkmış. Ben kime böyle göstermeye çalışıyormuşum kendimi? Bana neler oluyormuş böyle, ben kaşar mıymışım? Abim evde, ben yurtta kalırken dellenmiş. Annem, yengem sakinleştirmiş beni. Gelip yurttan alacakmış da dayak atacakmış da falan filan, bir sürü olay olmuş, yani. Ama benim haberim yok, zaten sakladığım bir şey de yok. Ha, şey vardı, bunlar ben evde kalırken telefonuma şifre koymama takmıştı. Niye şifre koyuyormuşum? Heves ettim, ilk defa telefonum olmuş, ne var bunda? Sonra benim sosyal medyadan takip ettiğim, beğendiğim kişileri, şeyleri sorun ettiler. Ben de onları engellemiştim, bu da sorun oldu tabii ki. Ben yurttan izine geliyorum, ama hepsi bana gıcık, hepsi üstüme geliyor. Abimle benim aram açıldı, ama nasıl bir açılma? Abim istediği için olmuşum ben, ve abimle aramda çok yaş vardır. Beni seve seve, öpe öpe, oynaya oynaya büyüttüler. Öyle kıymetliydim aslında ben. Sonra bir baktım, ailem benden nefret eder olmuş…

O yaz, benim telefonum düştü, kırıldı. Tamirciye götürecekken abim, “Ver ben yapayım” dedi. Mecbur ona verdim. Tamir etmiş, açmış telefonu, her şeyime bakmış. Herhalde mesajlara falan daha bir ayar oldu bana. Şu an büyümüş, kaliteli bir kadınım. Ve düşününce, bunlar bana öyle saçma, komik geliyor ki, ama maalesef travma olarak kaldı bende… Abim bana bir daha telefonumu vermedi, ben de geri istemedim zaten. Liseye gidiyorum artık, ve bu sefer de önümde üniversite sınavı vardı. Sınavıma çalışırım, iyi olur benim için diye. Hem de zamanında böyle bende travma yaşatıp üstüme geldikleri için istemedim telefon. Bana kalırsa, akıllı, kaliteli bir ebeveyn çocuğuna da saygı gösterir. Onun telefonuna, mesajlarına bu kadar merak sarmaz. Daha çocuk, ilk defa telefonu oldu der, ilk defa bir erkek arkadaşı oldu der…

Şu an 19-20 yaşındayım. Üniversiteyi kazanamadım, iki kere mezuna kaldım. Yani, sizin anlayacağınız, bu işlerin telefonla bir ilgisi yok. Telefon, sosyal medya bana artık zaman kaybı, birbirini taklit eden insanlar gibi geliyor. Şanslı hissediyorum. Kendime daha yeni, güzel, pembe, minik, tuşlu bir telefon aldım, tıpkı 2000’lerde olduğu gibi. Bundan mutluyum, ve ileride telefon alırsam, kendi paramla en pahalı, en kaliteli telefonu alacağım. Kimseye sormadan, kimseden istemeden. Bunu üniversiteye geçince yapmayı planlıyorum…

Ailemle aram iyi, yani. Bazen annemle tartışıyoruz, ama iyi genel olarak. Belki hiçbir şey yapmadığım içindir. Mesela telefonum yok, mezuna kaldım, sınav kazanmalıyım mantığıyla hiçbir şey yapmadım. Özellikle yaklaşık üç yıldır arkadaşım yok. Ben zaten seçiciyimdir ki zaten nereden bulacağım ki arkadaş? Ne bir ortama giriyorum, ne de artık çoğu şey telefondan. O da bende yok. Bu benim için fazla sorun değil, bence. Zaten yalnızlığı severim, kimseyi beğenmem ki. Zaten annem de laf ediyor. Birini bulsam laf eder, bulmadan da laf eder peki ders? Hani, onun için bu kadar kapatmıştın ya kendini etrafa, ne yaptın derseniz, yok olmuyor. Panik atak, anksiyete geçirip duruyorum. Odaklanamıyorum, sıkıldım, bunaldım, çok sebebim var…

Dışarı çıkamıyorum, arkadaşım olmadığı için. Nereye gideceğim, kimle gideceğim sonuçta? Ve dediğim gibi, evde durup ders çalışmam gerek. Ailemle sorunlarıma gelecek olursak, giysi büyük bir problem. Etek, elbise, kolsuz askılı, bunlar hep yasak. Göğüs dekoltesi yok, o da yasak. Diz üstü de yasak, göbek asla. Sırt olmaz, dar şeyler, hayır olmaz. Tişört, bluz, pantolon, eşofman serbest. Başım da açık e, yani neden? Çünkü onlar öyle insanlar değiller. O benim kararım, zorla kapatamazlar. Peki madem elbise giyeyim ben o zaman. Çünkü benim kararım bu. Ne orospu mu olacaksın? O nasıl elbise, kime göstereceksin kendini? Millete vücudunu sergiliyorsun… Elbise giyebilirim, ama nasıl olacak? Kısa olmayacak bir kere. Kolları koltuk altımı göstermeyecek, çünkü koltuk altı çok günahmış. Dar olmayacak, yırtmaç olmayacak. Göğsü kapalı olacak iman tahtası çünkü orası, sırt zaten kapalı. Eee, ne kaldı hiçbir şey? Ya böyle bir elbise var mı Allah aşkına? Varsa nerede, nereden bulacağım? Ve en önemli soru, ben giymek istiyor muyum böyle bir elbise? Çarşaftan ne farkı kaldı elbisenin? Ben istiyorum ki kendimi kadın gibi hissedebileyim, kız gibi hissedeyim. Narin, güzel, alımlı fiziğim, yüzüm güzeldir benim. Beğenirim kendimi ve herkes çok güzelsin der, ama maalesef hiç istediğim gibi giyinebilmiş değilim. Ha, kaliteli marka giyinirim onda sorun yok, ama modeller hep yasak. Yazın hiç şort giyip dışarı çıkmadım mesela ben, ya da askılı bir üst…

Büyüdüm, dershaneye, okula gittim. Bazen dışarı çıkıyorum, ne yapıyorum biliyor musunuz? Sokakta üstümü değiştiriyorum gizli gizli. Bir köşe bulup üstümdeki tişörtü çıkarıyorum, altımdaki crop top’la geziyorum. Uzun etek giyiyorum üstüme, onu çıkarıp altımda şortla duruyorum. Ya da etek… Bu yüzden çantam hep tıka basa dolu oluyor mesela. Utanıyorum, açamıyorum yanımda arkadaşım varken giysilerim çıkar açığa diye…

Ha, çok mu önemli bunlar, değil cidden. Değil. Ne giydiğinin pek önemi yok aslında hayatta. Bunu anksiyete ataklarımda anladım. Çünkü ölümle burun buruna geliyorum sanki. Yatağa düşüyorum, günlerce yemek yemeden ilaçla uyuyorum. Hayattan kopuyorum. Bir de ne giyeceğimi mi düşüneceğim bu sırada, vallaha aklımın ucuna gelmiyor. Mesela bir elbise almıştım, annem burnumdan getirmişti. Bir kere giydiğimde başka hiç giymedim çünkü dışarı çıkmıyorum ki, çıkamıyorum. Heves yok, istek yok, arkadaş yok, kendime güvenim yok. Bak anne, giyemedim işte o elbiseyi. Giymiyorum çünkü iyi değilim.

Eriyip gidiyorum, gençliğim gidiyor. Hayat anlamsız benim için. Panik ataklarım, korkularım geçmek bilmiyor. Psikiyatrist, psikolog fayda etmiyor. Üç dört gün bir şey yemediğim oluyor belki. Bazen evden çıkmaya korkuyorum nedense, çarpıntım oluyor çıkacağım zaman… Anlatamıyorum derdimi. Çok karışık yazdım, ilkokul çocuğunun günlüğü gibi oldu. Çünkü bilmiyorum, içimi döktüm sadece ve karşımda biri var mı, biri bir şey yazacak mı? Burası nasıl işliyor, onu bile bilmiyorum…

Comment (1)

  1. Bu yazı ne zaman yazıldı bilmiyorum tarih göremedim,ama yazının bı çok yerinde kendimi gördüm… Ben şu an nasıl açılacağının yolunu düşünen ,ailesiyle ilgili türlü türlü bi ton saçmalıklarla yaşayan biriyim dün tırnağım uzun diye annemle kavga ettim rutindir benim için yanıma geldi ve “bu tırnağını ne zaman kesmeyi düşünüyosun” dedi bende böyle bir düşüncem olmadığını ve bi çok şey söyledim kavga etmeyelim diye odadan çıktım ama peşimden gelmeyi tercih etti neyse uzatmadan söylemek gerekirse kavga büyüdü ablam dahil oldu derken benim ağlamam üzerine annemin son sözleri “beter ol,Allah bizi size mumla aratsın,Allah belanızı versin size daha kötü günler yaşatsın sizinle tek kelime konuşursam şerefsizim” oldu ,öyle bi baskı altında büyüdüm ki şu an ailem hakkında bu satırları yazarken bile kendimi sorguluyorum sanki hakkım yokmuş gibi geliyor sonra yaşadığım ama hiçbişey yokmuş gibi yaşamaya devam ettikleri olaylar geliyor aklıma geçen yaz yaşadığım olayı anlatıcaktım ama silmek istersem sonrasında bilmiyorum pişman olursam nasıl sileceğimi bilmediğimden vazgeçtim,yani o kadar iyi anlıyorum ki bu belkide hiçbişey ifade etmiyodur çünkü binlerce insan da anlasa beni asıl anlaması gereken insanlar ,ailem anlamadıktan sonra o kadar anlamsız ki eminim sizin içinde öyeldir ama yine de tüm kalbimle anlıyorum ve bı umut vardır belki diye kendimi avutmayı tercih ediyorum çünkü bu güne kadar bi şekilde üstesinden gelip yaşamaya devam ettiğim,piskolojik sağlığımı mahfeden şeyler artık beden sağlığıma yansımaya başladı son aylarda her gün biraz daha kilo veriyorum,önceden zevkle yediğim şeyler şu an aklıma gelince bile midem bulanıyor,53 kiloydum bi haftada 4 kilo vermişim tartılınca fark ettim sonra birdaha tartılmadım görmezden gelmek işime geliyor çünkü,geçen sene boynumda bi çeşit kist çıktı doktor çok stresten olabileceğini ve çok streslendiğimde bişeyi çok düşünüp kafama taktığımda daha çok hissedeceğimi söyledi hayatımda kafama bu kadar çok taktığım bı problem olup olmadığını sordu ve ben daha ağzımı açmadan canım annem sağolsun benim yerime verdi verdi cevabı “yok yok hiçbir sıkıntısı yok ” başımı örtüp boynuma doladığımda şalın minicik bişey boynuma teması yeter midemin bulanması için, özgürce ağlayamıyorum bile çünkü çok ağlarsam aşırı derecede hissedilir bi hale geliyor neyse ya buralara nası geldim,sonum ne olur bilmiyorum ama hiç iyi gitmiyor iki ucu boklu deyneğin ortasındayım çaresizlik tamda böyle bişey nereye gitsem çözüm yok…ama umarım herşey sizin için çok güzel olurr…:))

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir