Kedim, şu hayattaki tek yoldaşım

Merhaba. Ailem cemaatçi. 5 yaşından beri ağır din eğitimlerine katıldım. Birçok kere yatıya kaldım. 7. sınıfta kendi isteğimle kapandım. Lisede münazaraya katıldıktan ve din kitapları dışında kitaplarla tanıştıktan sonra İslam’da bir şeylerin bana göre olmadığına karar verdim. Açıldım. Açıldığım için dövüldüm. Uzun bir süre evde yok sayıldım. Yemeklere alınmadım. Benimle konuşulmadı, ama yine de kendi yolumdan devam ettim ve annemden, babamdan hatta başka şehirde açık gezen ama annemlerin yanına kapalı gelen ablamdan bile destek görmedim ve hepsinden nefret ederek büyüdüm.

Babam ben lisedeyken hapse girdi, cemaat bağı yüzünden. Onun bir suçu olmadığını, sadece dindar bir adam olduğunu biliyorum. Ama onların dindarlığı lise dönemimde 3 yıl ***’de tek başıma yaşamama sebep oldu. Çünkü babam hapse girmeden önce köyde annemle birlikte kaçak yaşadı. İçten içe sevindim, çünkü onlar evde olmayınca rahat edecektim. Ama lisem anne-babasız olarak geçti. Ben de kendi kendimi büyüttüm. Hatta açıldığım hafta babam köye gitmişti. Bana küs bir şekilde evden ayrıldı. Zaman zaman beni köye çağırdılar, ama gitmek istemedim. Çünkü her fırsatta kapanmazsam yanacağımı söylediler. Ben de yalnız başıma ***’deki evimizde durmanın daha sağlıklı olduğuna karar verdim.

Yazları hep orada durmamı söylediler. 1 ay dayanabildim. ***’ye komşumuzun cenazesine gittiğimiz gün arkadaşıma kaçtım. Bir hafta haber alamadılar. Sonra geri döndüm mecbur çünkü 17 yaşındaydım. Saatlerce bağırdı annem ve dövdü. Ablamdan yine destek görmedim. Sonra Boğaziçi’ni kazandım. Bana güvenmeye ve saygı duymaya başladılar, ama sözde bir saygı. Bu sözleri hayatım boyunca duydum ve duyacağım, çünkü Müslüman bile olmadığımı bilmiyorlar: “Pantolon giysem kalçan belli oluyor, git değiştir. Kısa kol giysem uzun bir şey giy üstüne. Git namaz kıl, Allah’tan af dile. Başın açılınca başın göğe mi erdi? Bizim ailemiz böyle giyinmez”, (çekiştirerek) “Yakanı düzelt bağrın açılmış”, “Kendini ona buna göster, sen anca. Milletin kızları ne güzel, bizimkilere de Allah nasip etsin…”

Pandemide okul kapandı, eve döndüm. O zaman babam hapiste, annem evde tek başına yaşıyor. Annemle her gün kavga ettik, her gün avazı çıktığı kadar bağırdı. Makyajım, kıyafetim onun sinirlerini hoplatıyordu ve ben o evde kendim olamıyordum. Dövülmemek için ses çıkaramıyordum. Sonra yine arkadaşıma kaçtım, kedimle birlikte. Sigara içtiğimi ve beni böyle kabul edip saygı duymazsa yüzümü göremeyeceğini söyledim. Beni öldüreceğini söyledi. Telefonda sinir krizi geçirdi. Oysaki benim derdim sigara değildi, onlardan ayrı bir birey olduğumu, bazen benim de kararlarıma, giyinişime, hayat tarzıma saygı duymalarını istememdi olay. Bir evlat olarak onlara öğretebileceğimi düşündüğüm bir şeydi.

Geri döndüm anneme, ama her günüm ağlama krizi, öfke nöbetleriyle geçti. Kendimi açıklamaya çalıştıkça sadece “Allah’a göre böylesi doğru” dedi ve bağırdı. Duyulmadım, görülmedim ailem tarafından yok sayıldı tüm düşüncelerim. Daha fazla dayanamayacaktım ve intihar edecektim. Sonra o seneki sevgilim çıktı karşıma. Plan yaptık. Okul hibrit, “Ben gidiyorum” deyip sevgilim ve kedimle ***’de ayrı eve çıktım. Kedim, şu hayattaki tek yoldaşım. Bu hikâyede onunla birlikte toplam 6 ev değiştirdik. Benim de dayanağım, hayattaki tek ailem o.

Aynı şehirde ailemden kaçak yaşadım, çalıştım. Talihsizliğim şuydu ki yanlış erkeklere denk geldim. Sevgilim çalışmadı, ben onu ailem gördüm, ona da baktım. Sonra kirayı ödeyemez oldum. Bu süreçte hazırlığı 1 buçuk senede geçtim. Sevgilimden ayrıldım. Bi ara ***’ya ablamın yanına ziyarete gittiğimde başka bir adamın tecavüzüne uğradım. ***’de başka bir adamla ev arkadaşı oldum. Bana çok ilgi gösterdi, onu sevdiğimi sandım, ama 35 yaşın üstündeydi. Bu süreçte hala ailem İstanbul’da yurttayım sandı.

Sonra okul açıldı. O +35 yaşındaki adamla ev tuttuk İstanbul’da, kedimden ayrı kalıp yurda geçemezdim. 6 ay o adam hiç çalışmadı. Odanın birini Airbnb’den işletip para kazandım. Hem o adamı doyurdum sırf bana o ilgiyi veriyor diye, hem de çocuklarımı (2 kedi, 2 köpek). Sonra aklım başıma geldi. Kendi köpeğini alıp evden gitmesini söyledim. 7 ay sonra ikna edebildim ve gitti.

Şu an İstanbul’da berbat bir apartmanda (Etrafı pezevenklerle dolu, eski adıyla halk arasında kerhaneye çıkmış bir evde) yaşıyorum, çünkü kirası ucuz. Artık dayanamıyorum. Mücadele edecek gücüm kalmadı. 9 aydır terapi görüyorum, 3 aydır ağır depresyon geçiriyorum. Artık okula da gitmiyorum. Zaten bu süreçte o kadar ağır psikolojik sorunlar yaşadım ki okula odaklanacak gücü bulamadım. Yalnız, kimsesiz ve ailesiz hissediyorum.

Maddi sebeplerden dolayı zamanında dışarı bile çıkamadığımdan, dolmuş parası bulamayıp aç gezdiğimden, arkadaşlık ilişkilerim de sağlam gitmedi. Kafam sağlam değil ki ilişkilerim sağlam olsun. Beni hayata bağlayan, bugün hala nefes alıyor olmama sebep olan, ölümü seçmemiş olmamı sağlayan tek şey çocuklarım. Ben iyi bir aileye sahip olamadım, bu yüzden kendi ailemi yaratmak istedim. Lütfen beni yargılamayın, daha kendime bakamıyorum, 3 hayvanla ne yapıyorsun diye.

Şimdi size soruyorum, ben din kavramından nasıl nefret etmeyeyim? Düşünmeden edemiyorum, farklı bir ailede doğsaydım nasıl bir hayatım olurdu diye. Tırnaklarımı gitar çalmamayayım diye zorla kestiren bir ailem olmasaydı, şarkı söylemek haram diyen bir ailem olmasaydı, belki de bugün tanıdığımız o güzel sanatçılardan biri olabilirdim. Hayal işte. Şimdilik sadece bu kafamdan kurtulmak istiyorum. Kendinize sevgiyle bakın. İyi geceler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir