Merhaba. Genellikle duygularını dışavuran ya da yazabilen biri değilim, fakat o kadar çok acı çekiyorum ki yaşadıklarım artık katlanılmaz hâle geliyor. Öncelikle bu sayfayı yeni keşfettim. Yaşadıklarımı tek benim yaşadığımı, bu yüzden de abarttığımı düşünür, kendimi suçlardım. Buradaki yazılarda kendimi buldum. Türkiye’de böyle bir platformun olması çok sevindirici. Keşke ülkemiz insanları bu tarz şeylerin bilincinde olsa ama gel gör ki durum ortada. Olan bizlere oluyor. Din adı altında kadınlara yapılan baskılar sebep oluyor. Ben de artık bu baskılara boyun eğmemek, sesimi duyurmak için buraya yazmaya karar verdim. İşte hikayem…
17 yaşındayım, güzel bir çocukluk geçirdim ta ki gelişim evresine gelene kadar. Göğüslerim, fiziğim vesaire geliştiğinde başladı bu çile. Kendi babam sapık gibi gözünü oramdan buramdan çekmeyip anneme “Bu kızı düzgün giydir” diyordu. 10 yaşındayken uzun uzun şeyler giyiyordum. Dışarıda öyle giyinmeyi geçtim, ev içinde bir tayt giyince bile babam ile -ne garip ki- annemin taciz edici bakışlarına maruz kalıyordum. Kendi annem babamdan görüyordum bu muameleyi. Zaten annemin de nasıl bir insan olduğu belliydi. 8 yaşında onun kuzeni tarafından taciz edildiğimde, beni susturması, ağladığımda beni dışarı atıp misafirlerle ilgilenmesi ve yüzüme ayıpmışım gibi bakmasından belliydi. Neyse, olanları insan unutamıyor maalesef.
6. sınıftayken babamın “Bu yaz seni kapatacağım” baskılarına maruz kalıyordum. Annem ise babama “Kızı bu yaşında kapatma, 1-2 sene geçsin, öyle kapat. Yoksa adını çıkaracaksın yobazcıya” demesini hiç unutmuyorum. Yazları herkes etek elbise giyerken ben uzun tunikler giyiyordum. Akrabalarımız “Bu kız niye böyle giyiniyor?” dediğinde, “Onun etek veya elbise giymesini çok istiyorum, fakat Elif dinlemiyor, kendisi giyiyor” diyordu hep annem. Bense öylece olayları şaşkınlıkla izler, korkudan susardım.
Derken 2 sene geçti, zorla kapatıldım fakat korkudan ses dahi çıkarmadım. Kapandığım gün, istemeyerek evlenen biri gelinliğine nasıl bakıyorsa, ben de aynı şekilde o bez parçasına öyle bakmıştım. Liseye geçmiştim o zamanlar tabii, direnmedim, kabullenmeye çalıştım içimde. “Zaten dini gereklilik” diye avuttum kendimi. Kapanınca artık ailem baskılamayacak sanıyordum, ama yanılmışım. Psikolojik şiddet yetmediği gibi fiziksel şiddet de görmeye başladım. Hiç unutmuyorum, kardeşimin ayağına yanlışlıkla bastığım için kollarımın sırtımın mosmor olana kadar dövüldüğünü. Onların gözünde artık kapalıydım, bu tür şeyler yaşamalıydım. Babam da döverdi beni, neymiş benim iyiliğimi düşünüyormuş.
Derken pandemide dini düşüncelerim değişmeye başladı. Araştırdım, araştırdıkça öğrendim. Böylesine zorlama baskı olmaması halinde yapılanları ve çevrenin ve akrabaların anne ve babayı haklı bulmaları. Çok ilginçti. İnsanlar bu kadar da cahil olamazdı diye düşünmüştüm. Oluyormuş demek ki. Özellikle Türkiye’deyseniz yaşadığınız baskılar din adı altında normal karşılanıyor.
Neyse, tüm bu düşüncelerden sonra aileme açılmak istediğimi söyledim. Babam “Bugün başını açan, yarın götünü de açar” dedi. Annem saatlerce evde bana baskı uyguladı. Baskılara ve şiddetlere dayanamadım, yazın köye gittim. 3 ay sonra geri döndüm. Lise bitince açılırım diye düşündüm. Şuan 12. sınıfı bitirdim, hala dayak yiyorum ailem tarafından. Artık dayanamıyorum, açılmak istediğimi söyleyemiyorum yoksa daha da dayak yiyeceğim. Tek umudum üniversite. Üniversitede çalışıp ayrı eve çıkmayı düşünüyorum. Ama bir yandan da korkuyorum, ya gelip beni bulurlarsa, ya öldürülürsem. Saçma gelebilir ama ailemi tanısanız kesinlikle bunu düşünürsünüz. Babam bulur beni, lime lime eder diye çok korkuyorum. Ama artık o kadar acı çekiyorum ki kaç kez intihar eşiğinden döndüm. Ama biliyorum ki eğer cesaret edip bunu yapmazsam, çok kötü bir hayatım olacak. Dayanamayıp kendimi öldüreceğim belki. Beni zaten şu an tek tutan şey üniversite umudu. Ama bunu yapacağım, sadece kendim için değil, benim gibi olan herkes için.
İnsanlar bizim durumumuza düşmediği için bizi anlamazlar ama bizi ancak bizler anlarız. Ancak bu baskılara, bu şiddete boyun eğmezsek başarırız ve unutmayın ki bugün siz susarsanız, yarın yaşadığınızı bir başkası yaşar ve eski hallerimiz gibi “Ben mi abartıyorum?” diye düşünür. Güçsüz hissetmeyin, bunu başardığınızda içinizdeki gücü hissedeceksiniz. Asla vazgeçmeyin. Bizler korkabiliriz, umutsuzluğa kapılabiliriz ama her zaman bir çıkış vardır. O çıkışı aramayı asla unutmayın, pes etmeyin.