Yaşadığım şehirden başı açık olarak gideceğim

Ruhumun sancılarını dışa vurmak için geç değil. 32 yaşında yeni işim ve yeni hayatıma başka bir şehirde başörtüsünden arınarak girmenin cesareti ve ürkekliğini bir arada yaşarken, düşüncelerimi destekleyici bir şeyler bulmak arayışındayken tesadüfen denk geldim buraya. Kendimi ararken koyulduğum bu yolda yazarak, okuyarak, yeni insanlar ve yeni fikirlerle tanışarak, sanatla beslenerek yol almaya çalıştım. Bu yolda çok kısıtlayıcı ve baskıcı düşüncelerin esiri olduğum zamanlarda daha 17 yaşındayken liseye devam edememe ve köyden dışarısını görememe durumu çok içsel sıkıntılar yaratmıştı bende. Zamanla sağlık sorunları artmaya başladıkça sebebinin psikolojik olduğu tespit edildikten sonra doktorların psikiyatriye yönlendirmesiyle başladı serüvenim.

O zamanlar köyde yaşayan, hiçbir sosyal çevresi ve arkadaşı olmayan aile bireylerinden başka kimseyi görmeyen biriydim. Ortaokuldan sonra “Büyüdün artık, ergenliğe girdin” denilerek başımı örtmemi istediler. Gelenekselleşmiş ve inanç adı altında gelen böyle bir isteğe hiç karşı gelmeden örtündüm ben de. Nedenini sorgulamadım hiç, böyle gelmiş böyle gidecek düşüncesi hâkimdi bizde. Ailede hiç kimse açık değildi ve açık olan kişilere karşı düşünceleri hiç olumlu değildi. Giyinme ve yaşayış şekillerine karşı da hep olumsuz yargılar içinde olan bir zihniyetle baş başa kalarak çektim sancılarımı. Beni depresyona koyan, içinde bulunduğum ortam ve yoz düşüncelerdi. Evlenme çağına gelmiş olarak görülmem ve sürekli görücü gelmesi, benden evlenilmenin beklendiğini aşılanmaya çalışıldı bana. 20 yaşı evlilik yaşı olarak kabul görüp buna kendimi hazır hissediyormuş gibi davranıp çeyiz hazırlığı yapan ve gelen görücüleri değerlendiren biriyken içsel sıkıntılarım da benimle birlikte yol aldı.

Konuşmaya, anlaşılmaya ve kendimi bulmaya ihtiyacım vardı. Çok yalnızdım ve iç dökmenin serinliğine sarıldım. Psikoloğa gitmek benim dönüm noktam oldu. Bu süreçte görmeyi öğrendim, cesareti ve bir şeyler yapmak için geç olmadığını. Duygularımı keşfettim, neler istediğimi, sınırlarımı… Olabilirlikleri genişlettim ruhuma dair.

Açık öğretime kayıt yaptım, ailemi ikna etmem çok olumsuz sonuçlar doğurup ve ruhsal olarak daha da kötü yapmasa da beni, yola koyulmuştum, bu bilinçle ilerledim. Düşünceler ve zihniyetin hiç değişmediği ortamda kendi zihnime, bilgime yenilikler kattım. Yazarak ve fotoğraf çekerek beslendim. Eğitimime devam ettim. Psikolog olma isteği çok baskındı bende ve okumaya daha sağlam bir şekilde sarıldım. 26 yaşında çok istediğim bölümü kazanmasam da yola koyulmuş olmanın ve hiçbir şey için geç değil düşüncesinin beni terk etmemesi sonucu iki ayrı bölümü birlikte okuyarak üniversiteden mezun oldum.

Dışarısı bana iyi geldi. Dış dünya, arkadaşlıklar, edindiğim hobiler, uğraşlar farklı pencereler açtı bana. Dine ve gelenekselleşmiş düşüncelere karşı bakışım değişti. Sorgulamaktan kaçınmadan içsel yolculuğumu sürdürmeye ve özgür ruhumun getirilerine kucak açtım. Başörtüsüyle daha güzelsin diyen bir çoğunluğa inat, sadece kabul görmek ve desteklenme arzusuyla bir ferahlık aradım. Elbet destekleyenler oldu ama yine göze batan, beni ürkekleştiren olumsuz yorumlardı. Farklı algılanırım korkusu yakamı bıraksın diye gözlerden uzak başka bir şehri tercih edip orada yaşamaya karar vermem, açılmam için daha da cesaretlendirdi beni.

Bugün bu yazıyı yazarken henüz dışarıya baş açık olarak çıkmış değilim ama düşüncelerimde ve isteklerimde kararlıyım. Yaşadığım şehirden başı açık olarak gideceğim. Arada tatillerde ailemi görmeye geldiğimde çevre nasıl yorumlar korkusu taşısam da yola çoktan koyulmuş sayıyorum kendimi. İyi kötü yapılacak yorumları tahmin etsem de kendime odaklıyım. Son olarak bu durumu yıllardır danıştığım psikoloğumla konuştuğumda o da beni desteklemiş ve “Örtü bir ahlak göstergesi değil” demişti. Söylediği bu söz içimi çok farklı ferahlatmıştı.

Yalnız yürüdüğüm zamanlardan yalnız yürümediğimi bildiğim zamanlara dair bir yol hâli içindeyken, bir ses duymak çok kıymetli çünkü insan kendi sesinde sağır olmak istemiyor. Sessizce düşüncelerinde boğulup ikilemlerde de kalmak istemiyor. Bir ışık görme, farklı hikayede kendini bulma ve cesaretlenmenin verdiği huzur, adım atmaya güç katıyor.

Güç olsun diyedir. Geç olmasın dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir