Ailemle yaşamayı zorunluluk olarak nitelendirmek o kadar kalbimi kırıyor ki

Merhaba, son zamanlarda kendimi çok kötü hissederken sizin hikayelerinizi okuyarak kendimde güç bulmak istedim. Açıkçası daha çok ağlamamı sağladı. Kadın olmayı çok seviyorum, ama bu eril düzende, bu ailede beni o kadar tüketiyor ki. Keşke doğmasaydım, illa ki doğacaksam erkek olarak doğsaymışım dedirtiyor her seferinde.

Az önce bir mektupta, “Umarım hepimiz bir gün istediğimiz özgürlükte, kendi koyduğumuz sınırlarımızda yaşarız.” cümlesini okudum ve o kadar mahvoldum, o kadar etkiledi ki beni. Özünde hepimizin mücadelesi bu. Ne eksik, ne fazla.

Ben ailemin yanında yaşayan memur bir kadınım. Yeni atanmış sayılırım ve ailemle olan her sürtüşmemde aynı şehri yazdığım için kendimden nefret ediyorum. Keşke biraz daha dik durup onlardan uzaklaşabilseydim, başka şehir yazabilseydim diye. Ve bir noktada farklı bir şehri tercih etseydim, aldığım maaşa rağmen geçinememe problemiyle uğraşıyor olurdum. Her iki noktada da uğraşmam ve mücadele etmem gereken problemler oluyor ne yazık ki. Ve seçimimi yaptım. Üç yıl daha bu şehirde ailemle yaşamak zorundayım. Ailemle yaşamayı zorunluluk olarak nitelendirmek o kadar kalbimi kırıyor ki.

Üzgünüm kızlar, kendi paranızı kazanıyor olsanız dahi bazı şeyler yolunda gitmeyebiliyor. Üniversitemi bitirmişim, atanmışım, kendi param var beni kim tutabilir ki?! Böyle demiştim. Kimseye minnet etmeme gerek yok artık. Ama pek öyle olmadı. Annemle babam bana güvenmiyor. Çevreye de güvenmiyorlar. Ama biricik oğullarına dehşet şekilde güveniyorlar. Kendisi dümdüz dururken bile. Hiçbir şey yapmasına gerek yok çünkü o bir erkek ve bir penisi var. Onlar için bu kadar basit oluyor her şey. Her şeyi yapabilir. Gerekli desteği de sağlarız biricik oğlumuza.

Evde durduğum her an duvarlar üzerime geliyor gibi hissediyorum ve her gün mutlaka ağlıyorum. Çalışmayı kaçış yolu olarak benimsedim artık. Sırf bayramda kendileriyle daha az görüşmek için kendime mesai bile yazdırdım. Asla minnet etmiyorum kendilerine. Onların burnundan getireceğim. Benden büyük olmaları, yaşlı olmaları umurumda değil. Her hareketinizde ailenizin ne diyebileceğini düşünmenin ne kadar berbat bir his olduğunu biliyorsunuz, ben de biliyorum. Ve ben hep kendimi diken üzerinde hissederken annemle babamı da huzursuz etmek istiyorum. İki haftadır kendileriyle asla konuşmuyorum, sohbet etmiyorum. Her gün biricik oğulları hakkında yorum yapıyorum, laf sokuyorum. Annem bugün benimle konuşmanın çok zor olduğunu, bir süre daha konuşmamaya devam etmemiz gerektiğini söyledi. Babam benim ve kardeşimin aynı olmadığını ileri sürerek oğluna verdiği değeri her seferinde gösteriyor.

Bazen her şeyin zor geldiğini biliyorum. Hepimiz için. Ama dişli olup mücadeleye devam etmemiz gerektiğini de biliyorum. Aile çok içimizde, çok yakınımızda. İstemesek de. Ama kendi koyduğumuz sınırlarda yaşayabilmek için durmamalıyız. Lütfen korkmayın ve mücadele edin canım yoldaşlarım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir