Merhaba, ben de sizin gibi bir kadınım. Genç bir kadınım, hem de üniversite sınavına hazırlanıyorum. Ne zor kadın olmak değil mi?
Görevin çocuk doğurmak, görevin onları cennete götürmek, görevin kimseyi utandırmamak. Ben zorla kapatıldım, hiç istemedim o örtüyü… Uymuyor işte bana. Bazen boynumu sıkarken urgan gibi hissettim. Zamanla gerçekten herhangi bir şeyden zevk veya keyif almayı bıraktım. Yüzemiyorum bu örtüyle bir kere, yüzerken kendimi özgür ve güzel hissederdim. O kadar özledim ki bedenime değen suyu, bazı geceler bununla ilgili kabuslar gördüm. Size komik gelebilir ama kıçı kırık bir plajda ya da havuzda yüzememek, beni sıkan, batıran o haşemayı giymek zorunda olmak beni delirtti.
Fikirlerim ve heveslerim vardı, artık sadece ölmek istiyorum. Yaşam enerjim ve sevincim kalmadı, çok umutsuzum, ama psikoloğa gitmeme bile izin verilmiyor. Demiştim ya sınava hazırlanıyorum diye, bir psikoloğa bile gidemediğim ve depresyonda olduğum için bu çok zor. Gerçekten kendimi soyutlanmış hissediyorum. Eski benliğimi ve kimliğimi özlüyorum, sanki bir başkasına aitmiş gibi uzak bana eskiden olduğum küçük kız. Ne istediğini biliyordu, bir spor dalında uzmanlaşmak, bir müzik aleti çalmak istiyordu. Ama haram. Kadınsan, yaşamın özünden sevinç duymak, saçını rüzgara teslim etmek, bedenini dalgaların okşamasını istemek haram.
Ben de böyle büyüdüm ve inanın en son ne zaman kendimi gerçekten iyi hissettiğimi hatırlamıyorum. Buraya mektuplar yazdım, bazıları ulaşmadı sanırım çünkü burada göremedim. Benim hikayem size tanıdık gelmiş olabilir, çünkü hayatına başkası karar veren kadınların mücadeleleri benzerdir. Ben de buna karşı çıktım, ama eve kitlenip dövülmekle tehdit edildim. Ben çok şey istemedim, bir erkek olsam doğuştan tanınacak hakları, bir kadın olarak istedim, rahatsız oldular. Ben kendi yaşamıma yön vermek, hayattan zevk almak istedim, ama bir kadınım, saçıma değen rüzgar bile suçlu onlara göre.