Size bu yazıyı sahilde, saçlarım açık, bankta uzanmış şekilde yazıyorum. Buraya geçen yıllarda iki yazı yazmıştım. Hiç umudum yoktu, ölmem bile daha olasıydı. O kadar imkansızdı ki. Annem “Ben ölmeden ya da sen evlenmeden asla” diyordu. Babam, onun yapacağının sadece laf söylemekten çok fazlası olacağını düşünüyordum.
Dört yıl çırpındım. Gece ağladığım için sabah erken kalkıp gözüme buz tuttum yüzlerce gün. Kavgaların, bağırışların bitmediği zamanlar. Şu an o zamanlara dönsem, o yıllara dayanamam gibi geliyor ama dayanmışım. Bu kavgalar o kadar büyüdü ki zamanla ben de büyüdüm tabii ve en sonunda babamla bir daha konuşmadık. Bir yılı aşkındır hâlâ konuşmuyoruz.Babam içimde kocaman bir boşluk ve acı bıraktı. Evet, başardım, çok ama çok mutluyum ama bunu aşabilecek miyim bilmiyorum.
Her neyse, nasıl başardığımı anlatmak istiyorum. Alıştırdım, babamı değil annemi. Gözüme kalem sürsem evden adım atamayacağım, bol kumaş pantolon aldırmak için ağladığım ve bunun gibi onlarca şeyden sonra yıllarca yavaş yavaş alıştırdım.
Evet, çok zor oldu, hâlâ zor ama benim için bu şekilde olacaktı. Liseyi bitirdim, sekiz yıllık İmam Hatip serüveninden zor da olsa kurtuldum. Bütün yıl anneme “Ben yazın açılıyorum ve bu sefer izin almıyorum, haber veriyorum” dedim. İzin almak için 3 yılımı verdim ama sadece cehennem gibiydi. Ben de böyle olmasını istemezdim, bu kadar yıpranmak, dinden tamamen kopmak, nefret etmek istemezdim. Ama küçüktüm ve çok acı çektim.
Hatta şunu da söylileyim sınavdan çıktım, ertesi gün doğum günümdü ve ilk o gün başım açık dışarı çıktım. En güzel hediyeyi kendim için kazandım.
Size şunu söylemek istiyorum: Çok zor, biliyorum. Bazılarınızın hikayesi benimkinden de zor. Ama ne olursa olsun inanın. Bazı insanları kaybedebilirsiniz, bunun için kendinizi suçlamayın. Kalben de olsa yanınızdayım. Çok güçlü kızlarsınız, emin olun. Umarım hepiniz çok mutlu olursunuz. Asla ama asla yalnız değilsiniz.