Ben sadece kendimi biraz daha sevmek istedim

3 Temmuz 2019. İlk kapandığım tarih. Bir gün kapanacağımı elbet biliyordum. Ama o gün, kapanmaya hazır hissettiğim ilk gündü. Ve kapandım.

Asla beklediğim gibi olmamıştı. Zaten benimle küs olan ailem benimle konuşmamaya devam etti. Kimse hayırlı olsun demedi, kimse önüme bir yazma koymadı. Zaten kimse için kapanmamıştım. Ama bunları beklemek de en doğal haklarımdan biriydi.

Aynada gördüğüm yüze asla alışamıyordum. Sevmek için çok çaba sarf ettim. Günlerce ağladım. Ama biliyordum bu doğru bir karardı ve bu karardan dönüş yoktu. Üstünden iki sene geçti, bir süre sonra bu şekilde kapanmak bile az gelmeye başladı. Feraceye girdim. Yaklaşık bir sene feraceli bir şekilde kapandım. Bunu yaptığım için kendimle hep gurur duydum.

Mezuna kalmam gerekti, hedeflerim için. Feraceli olmaktan utandım. Birkaç sefer giymeyince ondan da uzaklaştım, onu da bıraktım. Ve 2023 Şubat ayları… Kendimi aslında açık şekilde sevdiğimi anladığım ilk aylar. Bunu kendime söylemek bile çok zordu. Kabullenemedim.

Açılanları kınarken kendimi hep açık şekilde hayal etmek bana ağır geldi. Bu düşünceden uzaklaşmak için çok çaba sarf ettim. Ama en sonunda kendimi bu kararı vermiş olarak buldum. Asla anneme söyleyemezdim, arkadaşlarıma söyledim. Beni desteklediler. Beni anladılar. Arkamda durdular. Kafamda verilmiş bir karardı. Kendimi artık açık gibi görüyordum.

Ruhumun saçları açıktı. Evde sürekli kendimi açık gördüğüm ve mezuna kaldığım için neredeyse hiç dışarı çıkmadığımdan dışarı çıkarken kendimi kapatmak çok daha zor gelmeye başladı. Nasıl söyleyeceğimi çok düşündüm. Açılan kişilerin videolarını izledim, bu sayfadaki hikayeleri okudum.

Bilmiyordum ki bir gün ben de buraya hikayemi yazacağım… Çok fazla denedim söylemeyi, çok fazla erteledim. Ne zaman annemin karşısına geçsem boğazım düğümlendi, yapamadım. Ona söylemeden denemek istedim. Bir defa olsun saçlarım açık dışarı çıkmayı. Onlar başka şehirlerdelerdi.

Çıktım. Markete gittim. Senelerce rüzgâr saçlarıma değmemişti. Saçlarım rüzgârla savruldu. En çok da onu hissetmek istemiştim. Ve asla yanlış hissetmedim, kötü hissetmedim. O an anladım ki benim ruhum zaten açıktı, bense sadece annemden korkuma başımı kapatıyordum.

Ve artık bu yük o kadar ağır gelmeye başladı ki bana, biraz önce saldım omuzlarımdan. Söyledim. Böyle olacağını biliyordum. Söylediğim arkadaşlarım ailen bir şey demez diyordu. Ama ben biliyordum, beni tehdit edeceği bir şey vardı. Üniversite. Evet, bunu diyecekti. Bundan adım kadar emindim, izin vermeyecekti açılmama.

Ve beklediğim şey oldu. Keşke ben yanılsaydım, yanılmadım. Annem itikatımdan, namazımdan, Kur’an’ımdan girdi ordan burdan çıktı. Asla beni anlamaya çalışmadı. Açılırsam beni üniversiteye göndermeyecekmiş, yarından itibaren yurda gidecekmişim. Zorla olacakmış tüm bunlar. Bana yoldan çıkmışım gibi davrandı.

Ne yapacağımı asla bilemedim. Minareyi çalan kılıfını hazırlarmış dedi, kendini bir an bile yerime koymadı. Uzun zaman sonra hiç bu kadar yalnız hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim . Zorla olacak bir şey değil bu. Artık onun yüzünden tamamen nefret edeceğim. Beni olduğumdan daha fazla soğutacak. Çok korkuyorum. İstemediğim bir yüze bakmak istemiyorum. Ben sadece kendimi biraz daha sevmek istedim. Kendimden iğrenirken, ilk defa açık halimle kendimi bir nebze de olsun sevmek istedim. Ama hakları varmış gibi, ona bile izin verilmedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir