Bir gün 12-13 yaşlarındaki küçüklüğümü karşıma alıp “başardık” demek istiyorum

Merhaba, ben de sizlere kendi hikayemi anlatmak istiyorum. Maalesef bu bir başarı hikayesi değil, bu bir direniş hikayesi. Her baskıcı ailenin yaptığı gibi daha küçük bir kızken bile kısa kollu giymek, şort giymek benim için oldukça uzak görünüyordu. 10 yaşımdayken annem beni imam hatipe yazdırdı ve başımı kapattı. İlk başta zorlanmadım çünkü ilk sene okulda kapalı, dışarıda açıktım. İkinci sene tamamen kapatıldım. O sene başımdaki örtüyü sorgulamaya başladım. Neden bunu takıyordum? Bana hiçbir açıklama yapılmadan başıma konulmuştu, ben ise anneme benzemiş olmanın mutluluğunu yaşıyordum. Sonrasında çıkarmak istedim.

Oldukça uzun bir süre bu konuyu düşündüm. Sonra anneme söylemeye karar verdim. Konuya ilk kapandığım zaman aslında istemediğimi söyleyerek başladım. İzin vermedi ve bu konuyu bir daha açma dedi. Aradan birkaç ay geçti ve şansımı tekrar denemek istedim. Yine reddedildim. 7. Sınıfın sonları ve 8. Sınıfın başlarında daha çok bahsetmeye başladım. Alttan alttan ima ediyordum.

  1. Sınıfın sonlarında karantina girince iyice bunaldım. Bu konuyu daha çok düşünmeye başladım. Zaten okulda bile düşünüyordum. Hatta bir hocam anneme, evde bir sorun olup olmadığını sormuştu. Annem nedenini sorunca benim derslerde dalgın olduğumu söylemişti. Annem bana bunu sorunca başörtüyü düşündüğümü söyleyemedim. Karantina da konuyu daha fazla açmaya çalıştım.

Babama açtığımda bana hiçbir şey söylemedi. Sonra annemin yanına mutfağa gitti ve ” Sen kızına hakim olamıyor musun?! Gelmiş bana boş boş konuşuyor! O pantolonlar için heveslendiyse alır onları birer birer keserim!” gibi laflar etmişti. Babam böyleydi. Bizim yüzümüze karşı birşey söylemezdi. Her şeyde annemi suçlardı. Biz kötü bir hareket yapınca da onun çocuğu olmaktan çıkıp, annemizin çocuğu olurduk. Sonrasında annemle başörtü hakkında daha çok konuştuk ve konuştukça büyük kavgalar ettik. Hatta bir kavgada babam bana doğru saldırmaya kalkışmıştı ve annem onu durdurmuştu.

Ben annemle konuşmaya devam ederken araya girdi ve “Keşke doğmasaydın.” dedi. Keşke benim babam olmasaydın demeyi isterdim. Ama ben onları kıramayıp sürekli onların istediği gibi hareket eden bir aptaldım. Kalbim sürekli beynimin önüne geçiyordu. Bir yandan da anne baba bedduası almak istemiyordum. Bazı konularda inancım güçlüydü. Hiçbir zaman anne baba bedduası almak istemezdim. Gerçi babam beddua etse çok da takmazdım çünkü o insanları küçücük bir hatada silebilecek bir adamdı. Kendi görüşleriyle aynı görüşe sahip olmayan herkesi silebilecek , homofobik bir cahildi. Bu cahilliği sırf futbolda kazandılar diye karşı takıma küfür edişinden de belliydi. Karantina sürecinde aylarca simsiyah bir örtüye bakarak ağlayışım hala gözlerimin önünde… Hatta o kadar bunalmıştım ki bu dünyadan uzaklaşmaya bile çalıştım. Ölmek istedim. Denedim.. yapamadım. Sadece bileğimde küçük bir yara oldu.

Tabii ki annemin 6. hisleri hemen devreye girdi ve sabah olduğunda başımı okşayarak ağlamasıyla uyandım. Madem beni kaybetmek istemeyecek kadar çok seviyorsun, neden ruhumu kaybetmeme izin veriyorsun ? İlerleyen aylarda yine bıkmadan usanmadan annemle konuşmaya çalıştım. Sonunda az da olsa ikna ettim, ya da ettiğimi sandım.. Ha bu arada lisemi de ben seçemedim yine annemin ve müdür yardımcısının zoruyla imam hatip seçildi. 10. sıınıf da bitti. Şimdi 11. sınıfa başladım.

Bir umut din dersleri olmaz belki diye düşünmüştüm. Ama yine hayallerim suya düşmüştü. Bu benim sinirlerimi daha da bozmuştu. Sınav senelerine giriyorduk ve üstüne 5 tane dini dersle uğraşmak zorundaydım. Sınavda hiçbir işime yaramayacak olmasına rağmen beynimi boşu boşuna dolduruyordu. Anne ve babama açıklamaya çalıştım ama nafile. Sanki imam hatipte okumazsam orospu olurmuşum gibi davranıyorlardı. Babam bana “Gebersen de gidiceksin.” dedi. Bazen düşünüyorum da, babam olmadan hayat gerçekten çok daha güzel olabilirdi.

Annem beni herşeye rağmen anlayabilen bir insandı, empati kurabiliyordu. Ama babam tamamen cahilin tekiydi. Herşeye rağmen direnmeye çalışıyorum ayakta kalmaya çalışıyorum ama bunu daha ne kadar sürdürebilirim bilmiyorum. Bir keresinde bir geziye gitmiştik. Tügva yaz tatilinde götürmüştü. Annem, ben, kardeşim ve iki kız. Orada çok yağmur yağmıştı ve bizde şişme balonlardan yapılan kaydıraklardan kaydığımız için kaydırağın sonundaki bölümde epey ıslandık. Sonra annem üstümden yeleğimi falan çıkarmıştı ıslak olduğu için. Bende kabul etmeyeceğini düşünerek ‘başörtümü de çıkarsana’ dedim. Beni şaşırtarak tamam dedi. 7. Sınıfın yaz tatiliydi.. upuzun bir giriş yolu vardı. O yolu 32 diş gülümseyerek koştum. O anın tadını çıkarmak istediğim için farklı bir şey yapmayı planladım. İlk defa orada Golf oynadım. Islak saçlarımın uçuşması o kadar güzeldi ki… Bir gün 12-13 yaşlarındaki küçüklüğümü karşıma alıp “başardık” demek istiyorum. “Artık onu takmak zorunda değiliz.” Bir gün…

Biraz uzun oldu.. okuduğunuz için teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir