Önce kendi sırtını sıvazlayarak başlamalı insan işe

Merhaba, bilirsiniz hayat asla dümdüz devam etmez. Bazen yokuşlu, yer yer virajlı, bazen düzgün ve bazen bozuk bir yol gibidir. Ben de asla hayat denilen bu yolculuğun mükemmel geçmesini beklemedim ancak 21 yaşında bir birey olarak söyleyebilirim ki hayat gerçekten yorucu. Çoğunuzda olduğu gibi benim de aile konusunda var bir sıkıntım.

Hiçbir zaman öyle çok asi ya da isyankar bir çocuk olmadım. Derslerim her zaman çok iyi olmasa bile genel olarak başarılı bir öğrenciydim. Lise dahil olmak üzere okuldaki deneme sınavlarında daima ilk 5’te oldum. Kötü bir evlat olduğumu düşünmüyorum. Hatta üniversitede şahit olduğum üzere çoğu arkadaşımın yaptığı gibi aileme büyük küçük bir sürü yalan söylemedim. Hiç habersiz bırakmadım onları, hatta attığım her adımdan haberleri oldu. Güvenlerini kıracak hiçbir şey yapmadım bu yüzden içim rahat. Yine de her daim üzerimde olan bir baskı var. Giyimime laf edilir, neden daha başarılı olmadığım konusunda nutuk çekilir, telefona azıcık mesaj gelse hemen erkek arkadaşa bağlanır, azıcık itiraz etmeye kalksam nankör ve vefasız evlat olarak etiketlenmemek işten bile değil. Her şeye rağmen iyimser olmaya çalıştım arkadaşlarımın hikâyelerini duydukça. Bazen kendimi avuttum ‘Benim ailem yine iyi, o kadar kötü değil. Daha kötü ve baskıcı da olabilirdi.’ diye. Ancak bu boş bir avuntudan öteye gidemedi maalesef.

Şimdilerde hala mücadele etmekteyim. Tatil için ne zaman eve gelsem sanki üniversite için gittiğim şehirdeki yaşamım bir rüyaymış ve ben o rüyadan uyanmışım gibi geliyor. İlk 3-4 gün çok iyi, kavga gürültü yok ancak sonrasında bu süreç benim için oldukça zorlaşıyor. Söylediğim her söz, giydiğim her şey, hatta aldığım her nefes batıyor sanki. Özellikle babam bu konuda çok yaralıyor beni. Annem arkamda duruyor ancak bu ne kadar devam eder emin olamıyorum. Babam beni ne zaman yalnız yakalasa basit bir kolsuz tişört için laf söylüyor yada başka (bu herhangi bir konu olabilir) bir konuda nutuk çekiyor. Sonra sesler yükseliyor ve ağlayarak odama çekilmemle son buluyor. Sanki onunla konuşurken duvara konuşuyormuşum gibi geliyor. Ve beni öyle bir noktaya getirdi ki ondan gerçekten nefret ediyorum. Şimdi benim için bir şeyler yapsa bile gülüşlerim sadece sahte bir tebessümden öteye gidemiyor. Ona olan sevgimi öyle büyük bir nefrete dönüştürdü ki bazen o yapma tebessümü sergilediğim için bile kendimi berbat hissediyorum. Bazı baba kız ilişkilerine o kadar özeniyorum ki benim asla sahip olmadığım bir şey olduğundan belki de. İleride olurda evlenirsem hedefim eşim olacak kişinin babamın tam zıttı bir insan olması ve bu o kadar acı ki.

Ama biliyor musunuz? İnsan zamanla bazı şeylerin zorla olmayacağını öğreniyor. Önce kendi sırtını sıvazlayarak başlamalı insan işe. Ekonomik özgürlük mutlaka elde edilmeli özellikle kadınsanız bu çok önemli. Kimseye muhtaç olmadan boyun eğmeden dimdik ayakta durabilmek, kendi kendine yetebilmek için. Eğer benim gibi baskıcı bir aileye sahipseniz şunu unutmayın: Hayat sizin hayatınız ve onu istediğiniz gibi yaşama hakkı size ait. Bunun için kimseye boyun eğmeyin. Elbette ailenizle ters düşün demiyorum sadece bir süre sabredin, sıkın dişinizi belli bir yaşa gelip ekonomik olarak özgürleşene kadar. İşte o zaman gerekirse rest çekin ama yaşayın istediğiniz hayatı. Kimse için değil ama o güzel kız için yapın bunu çünkü sen her şeyin en iyisine layıksın ve bunu hak ediyorsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir