Olay artık herhangi biri olabilmem

Herkese merhabalar. Bu mektup benim siteye yazdığım ikinci mektup olacak, keşke bir başardım mektubu olsaydı ama maalesef ki değil, yine de ilk mektubu yazdığım döneme kıyasla çok fazla yol kat ettim.

Başörtüsü takmaya ortaokulda başladım. O zamanı çok iyi hatırlıyorum, ortaokullarda başörtüsü takmanın serbest olması gündemdeydi ve sınıf arkadaşlarımla “Okulda başörtüsü takmak serbest olacak, siz kapanacak mısınız?” diye tartışırdık.

Herkes çekimserken ben bu konuda nettim, “Tesettüre gireceğim.” diyordum, yoksa cehennemde saçlarım yılan olacağından bahsediyordum. (Çünkü bana babam öyle anlatmıştı.) Dediğimi de yaptım, ailemin bile beklemediği bir karardı ama sonraki hayatım hiç o günlerde hayalini kurduğum gibi gitmedi.

Çok gelgitler yaşadım, düşününce yüzlerce etken geliyor aklıma, buraya yaz yaz bitmez. Tek bir sebep sonuç olmadığı için yazdıklarım da bağlantısız durabilir. Emin olduğum tek bir şey var ise ben başörtüsü takmak istemiyorum. Yok, gerçekten istemiyorum, bir türlü isteyemiyorum. Şu an 22 yaşındayım, 22 yaşına kadar bu kadar gelgit yaşayan ve yıllardır başörtüsü takmak istemediğinden emin olan bir genç kadın birden nasıl istemeye başlasın?

Anneme ilk açılmak istediğimi söylediğimde kapanmamın üzerinden çok uzun zaman geçmemişti, izin vermedi. 28 Şubat ve sonrasındaki süreç onda travma olarak kalmış ve onun gözünde başörtüsü takmak bir vajina sahibi bireyin yapması gereken en önemli şey. Adeta Sünnilik veya Şiilik değil de başörtüsü isminde apayrı bir mezhebe sahip gibi.

Ben de yaşadıklarına bizzat şahit oldum çok küçükken ve onu da anlayabiliyorum çünkü istediği gibi giyinmesine izin verilmeyen bir kadın olmak ne demek ben de çok iyi biliyorum, ama o bir türlü kendisinin başörtüsü yasağı döneminde hissettiklerinin benim başörtüsü takarken hissettiklerimin birebir aynısı olduğunu bir türlü anlayamıyor. Bakış açısına göre başörtüsü bir farz ve bir Müslüman neden farz olan davranışı yapmayarak cehenneme gidip büyük cezalar çekmeyi göze alsın ki?

Sorun şu ki ben kendimi Müslüman olarak bile tanımlamıyorum ve annem bunu hiçbir zaman bilmeyecek, yani beni cehennemde saçım yılan olmasın diye korumak isterken beni yıllarca sorgulamaya ittiğini ve artık kendi inancına göre sonsuz cehenneme mahkum olduğumu hiçbir zaman bilmeyecek.

Umarım öğrenmez de, burada ne kadar bıkkın olduğumu yazmış olsam bile o benim annem, ömür boyu inanmadığım bir şey doğrultusunda yaşamak istemem ama annemin kendi doğurduğu çocuğunun sonsuza kadar cehennemde yanacağını düşünmesini de istemem. Hassas konular işte. Cinsiyetçi deyimler kullanmaya karşıyım ama bu duruma daha uygun olanını bulamadım, hem ayranım dökülmesin hem de başka şeyler olmasın durumu.

Başlarken çok fazla yol katettiğim dediğim de buydu, ben artık konuşarak çözemedim ama en azından dışarıda kendi isteğiyle kapanmadığımı belli edeyim de beni çeşitli ideolojilere veya dinlere mensup sanmasınlar diye evden uzaklaştığımda bonemi ve iğnelerimi çıkartıp İranlı kadınlar gibi bağlıyordum başımı ve eve dönerken annemin görmek istediği stile geri dönüyordum.

Tunik giyiyorsam eteğini katlıyordum, tayt giyiyorsam evden uzaklaşana kadar üzerine etek giyiyordum. Evden uzaklaştığımda tamamen başımı açmak yerine bunu yapmamın sebebi tesettüre hakaret etmek falan değildi, eğer olur da biri beni o halde yakalarsa “Aa başörtüm kaymış” diye yalan uydurmaktı.

Yakın zamanda ise evden uzaklaştığımda tamamen başımı açmaya başladım bir cesaret ile ve hayatımda hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum. Olay kimsenin beni saçım açık diye beğenmesi değil, olay artık herhangi biri olabilmem. Ben artık günün birkaç saati de olsa yolda yürürken “x dinine mensubum”, “ailem x mezhebine mensup”, “siyasi görüşüm x”, “kendim istediğim için değil de ailem istediği için başörtüsü takıyorum” mesajı ile yürümüyorum, herhangi birisi olarak yürüyorum.

Aslında bir kişi başörtüsü takıyor diye illa bir şeye ait olduğu algısının tamamen yanlış olduğunu da biliyorum, yıllarca bunun canlı örneği olarak yaşamış birisi olarak. Dışarıdaki herhangi bir insanın benim hakkımda düşündüğünü düşündüğüm gibi diğer insanlar hakkında düşündüğümde hiçbir şeyin umurumda olmadığını da fark ediyorum. Yani marketteki kasiyerin başı açık mıydı kapalı mıydı, ayaküstü sigara içerken muhabbet ettiğim kız açık mıydı kapalı mıydı, dövmesi var mıydı yok muydu? Bunlar hiçbir şekilde umursadığım şeyler değil.

Büyük ihtimal diğer insanların da aynı şekilde açık mı olduğum kapalı mı olduğum umurlarında değildir ama ben bunun farkında bile olsam yıllarca bu olguyu bir türlü içselleştiremedim. Tek bildiğim sadece kendim başörtüsü takmıyorken daha mutlu hissettiğim, bundan ötesi yok. Başörtülü ve başörtüsüzken denizdeki dalgaları seyrederken hissettiklerim bile çok farklı, nasıl açıklayabilirim, nasıl temellendirebilirim bilmiyorum, sadece hissedebiliyorum

Diğer yandan ikili hayat yaşamak çok ağır. Annem babam üzülmesin, ağır tepkiler vermesin diye bu yoldayım ama bir gün yakalanırsam eminim ki tepkileri daha ağır olacak, üstüne olan güvenleri de kırılacak. Böyle düşününce bütün tepkileri göze alıp dosdoğru durmak mantıklı geliyor ama onlarla yaşarken böyle bir şey yapmaya bir türlü cesaret edemiyorum işte.

Şu anki halimle eğer yakalanmazsam hem onlar mutlu hem ben, bunu okuyan herkes eminim bunu korkaklık ve eziklik olarak adlandıracaktır ve evet bunun ismi düpedüz o belki de. Her gün kumar oynamayı belki bir gün, belki bir hafta, belki yıllarca yüzleşeceğim o tepkiyle yüzleşmeye tercih ediyorum işte. Tepkilerini tam olarak tahmin edemesem de ağır olacağından eminim, babam bir şekilde kabul ederdi beni ama annemin başörtüsü konusundaki görüşleri oldukça katı, babam da annemin üzülmesini istemez.

Kızının da üzülmesini istemez ama sonuçta inançlı birisi ve kızı üzülse de bu yükümlülüğü yapması gerektiği konusunda anneme hak verebilir o mahvoluşunu gördüğünde gerçekten hem ne yapacağımı bilmiyorum, hem kötü hissediyorum, hem de hiçbir zaman olmadığı kadar harika hissediyorum tıpkı bir hızlı trene binmişim gibi…

“Olay artık herhangi biri olabilmem” için 4 yanıt

  1. ben 18 yasındayım açıldım ve anne ve baba olarak tamamen aynıyız, annem çok hassas. Keşke açılmasaysım, annem sürekli üzüntü krizi geçiriyor bana tek başıma dışarı çıkma yasağı verdi bugün, keşke kendi ekonomık ozgurlugum ve barınabilecek bi yerin oldugunda açılsaydım, çok zor gerçekten

    • Annen sana duygu sömürüsü, manipülasyon, psikolojik baskı yapıyor. Karşısında eğilip bükülmeden, son cümlende yazdığı gibi “keşke daha sonra açılsaydım” demeden dimdik durursan artık bu tiyatrosunu bırakır. Böyle oyununa gelirsen, devam eder, çünkü işe yaradığını görüyor. Umursamaz bir tavır sergile. Tekrar kapanırsan, ikinci açılma denemen daha zor olacak ve yine aynı manipülasyon tiyatrosuna başvuracaklar. Değişen bir şey olmayacak, sen sadece olacakları bir kaç yıl ertelemiş olacaksın.

  2. ben de senin gibiyim altı yıldır kapalıyım ve hiç mutlu değilim ve en çok sinirimi bozan durum da ailemin sadece bana böyle olması kardeşime lafını bile açmadılar ben de sürekli bunu konuştum bana neden böyle yaptınız diye vs en sonunda annem tamam sende açıl falan diyo sinirle ama yani bilmiyorum bu zamana kadar hep utanan biriydim çekingen biriyim cesaret edemiyorum anneme bunu anlatmaya çalıştığımda direkt sinirleniyor ben sana açıl dedim diye bağırıyor daha çok cesaretimi kırıyor bir kere ağlayarak teyzelerimi vs aramıştı benim açılmak istediğimi falan söyledi ve bu daha çok kırdı cesaretimi bilmiyorum çevremi dememe gerek yok zaten tahmin etmişsindir nasıl yapacağımı bilmiyorum en iyisi üni sınavlarını beklemek ama annem her fırsaatta benden bir bok olmayacağını benim evden başka bir yere gitmeyeceğimi ve bu zamana kadar doğru düzgün arkadaşım olmadığı için insanların çok haklı olduğunu arkadaşsız kalacağımı söylüyor hep bilmiyorum ne yapacağımı yani

  3. Selam, öncelikle annenin söylediklerini duyunca canımın yandığını ve üzüldüğümü söylemek istiyorum. O kadar tanıdık ki… Ben bu yazıyı yazan kişiyim ve o “senden bir bok olmaz”, “hiç arkadaşın yok” gibi lafları ben de çok duydum zamanında. Adeta bizi yıldırmaya, bizden bir “bok” olmayacağına önce bizi inandırmaya çalışıyorlar. İnsan kendi çocuğunun başarısız olacağına nasıl inanır, nasıl böyle bir cümleyi kurar, aklım almıyor. Ama en trajikomik olanı ne biliyor musun? “Senden bir bok olmaz” diyip okulda en başarılı öğrenci olmanı bekliyorlar, ben deneme sınavlarına girmeye başladığımda “senden bir bok olmaz” diyen babam birden “Eee, Boğaziçi’nde herhangi bir bölüm geliyor mu?” diye sormaya başladı. Hani benden bir bok olmazdı? Madem öyle, sorma o zaman çünkü biliyorsun benden bir bok olmayacağını.. Arkadaş konusu desen, o daha da fena. Tam bir kısır döngü. Yalnızsan, bunu yüzüne vururlar: “E tabii, arkadaşın yok, sebebi belli, tuhafsın. Ama diyelim ki iki tane arkadaşın oldu, ailen de onlarla telefonda kıkırdaştığını duydu, o zaman da anında şu moda girerler: “Sen anneni babanı umursamıyorsun ki, tek umursadığın arkadaşların. Zaten onlar seni kötü etkiliyor, o yüzden açılmak istiyorsun”. Yani ne yapsan suç, ne yapsan yaranamıyorsun. Ve en tuhafı da, bu sitede birbirini hiç tanımayan bir sürü genç kızın tıpatıp aynı şeyleri yaşaması. Buna gerçekten inanamıyorum. Demek ki sorun bizde değilmiş, bunu görmek bile bir nebze olsun içimi rahatlatıyor. Üniversite için de umarım hayallerine bir adım daha yaklaşırsın. Ailenle arana o çok ihtiyaç duyduğun mesafeyi koyma şansın olur umarım. Biliyorum, bazen aileler kızlarının şehir dışı yazmalarına izin vermiyor. Benimkiler de vermemişti. O zamanlar hiç destekçim olmadığı için “başımı alıp gitmeye” cesaret edememiştim. Pişman mıyım? Pişmanlıklarım da var dönüp bakınca kendimle gurur duyduğum şeyler de var. Yaşadığım şehirde de güzel bir üniversitede, güzel bir bölüm okudum. AMA, şöyle bir gerçek var: Yaşıtlarımın birinci sınıfta ulaştığı o özgürlük kafasına, o “kendim için bir şey yapıyorum” hissine ben dördüncü sınıfta anca ulaştım. Düşün yani, saçımı ilk defa üçüncü sınıfta boyadım, kimseye de haber vermeden. Öyle çılgın bir renk de değil kumrala boyattım, ailemin karşısına farklı saç rengiyle çıkmak “artık hayatımın ipleri benim de elimde” demek gibi hissettirmişti. Neyse, demem o ki, bu yolda yalnız değilsin. Umarım senin için her şey çok daha güzel olur. Konuşmak istersen sosyal medya vs. bırakabilirsin ya da ben bırakabilirim. Klasik olacak ama hayallerinden vazgeçme asla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir