Ocak 2019 Açıklaması.

Yalnız Yürümeyeceksin Platformu, Temmuz 2018’de, birbirleriyle Twitter üzerinden tanışan ve geçmişte başörtüsünden vazgeçme hikâyesi olanların da dahil olduğu bir grup kadın arkadaş tarafından kuruldu. Platform kısa zamanda İslami giyim kodlarının barındırdığı zorlukların ve bu kodlara uyulmadığı için uygulanan fiziksel ya da psikolojik, görünür ya da gizli baskıların tartışıldığı ve nihayet başörtüsünden vazgeçtikten sonra hayatlarını şu ya da bu şekilde değiştirmek durumunda kalan insanların öykülerini paylaşıp birbirleriyle dayanışmaları amacıyla kuruldu.

Mektupların yayınlandığı bir web sitesi ve bunların paylaşıldığı Twitter adresinden ibaret olan platform, bu güne kadar 100’den fazla kadının anonim olarak gönderdikleri hikâyeleri paylaştı, hâlâ paylaşmaya devam ediyor. Platform, tamamen gönüllülük ve iş bölümü üzerine kurulmuş olup, herhangi resmi ya da sivil bir kurum veye kuruluştan maddi destek almıyor, henüz yalnız websitesi için gerekli olan maddi birikim de bizzat platformu oluşturanlar tarafından karşılanıyor. Mektuplar sitenin mektup gönderme bölümünden ya da mail adresinden, ailevi-çevresel-benzeri sorunlar yaşama ihtimallerinden dolayı anonim gönderiliyor. Ki benzer sorunları bizzat platformu kuranlardan bazıları hala yaşamakta.

Yaklaşık yedi aydır aralıklarla hikâyelerin paylaşılmasının, bu hikâyelerin çeşitli gazeteci ve haber siteleri tarafından haberleştirilmesinin ardından, platformun görünürlüğü BBC Türkçe’nin yaptığı video-haber ile farklı bir boyuta evrildi. Gerek mektup gönderip hikâyelerini paylaşanların, gerekse bu dayanışma platformunu kuranların anonim kalma isteğini haklı çıkartacak bir şekilde, hikâyesini görünür şekilde paylaşan arkadaşların üzerine gidildi. Yalnız Yürümeyeceksin sitesinde yer alan ve gerek inançsal, gerek fikri birbirinden bağımsız ve farklı olan onlarca kadından biri olan bir arkadaşımız, hem BBC’nin video haberi hem de tamamen küresel bir trend ile ortaya çıkan #10yearschallenge görünürleşmesiyle birlikte çeşitli haber sitelerince odaklaştırılıp, ithamlara maruz bırakıldı. Kaldı ki bu #10yearschallenge’ın başörtülerini çıkaran kadınların paylaşımlarına ses olması da Yalnız Yürümeyeceksin platformunun dışında, birbirini tanımayan kadınların bireysel paylaşımları ile gerçekleşmişti… Bu tür trendlerin tüm dünyadaki seyri göz önünde bulundurdulduğunda ve Twitter’daki paylaşımlar incelendiğinde söz konusu “kendiliğindenlik” durumu rahatlıkla anlaşılacaktır.

Yalnız Yürümeyeceksin Platformu, okuyan herkesin görebileceği üzere, hepsi birbirinden farklı fikirlere ve inançlara sahip kadınların düşüncelerini görünür kılmaktan öte herhangi bir pratikte bulunmamaktadır. Bu görünürlük gerek #10yearschallenge etiketlerine fotoğraf koyanların retweet edilmesiyle, gerek siteye gönderilen mektupların yayınlanmasıyla mümkün olmaktadır. Yalnız Yürümeyeceksin web sitesinde yayınlanan öykülerin ortak özelliği hayatlarının bir döneminde örtünmesi ya da İslami kodlara göre giyinmesi yönünde baskı ya da kendi arzusuyla örtünse bile bu kodlardan uzaklaşmaya karar verdiğinde zorluklarla karşılaşan kadınların hayat hikâyeleri oluşudur. Bu ortak nokta etrafında paylaşılan öykülerden anlaşılacağı üzere, bu platformu sesini duyurabileceği bir mecra olarak gören kadınlar her konuda aynı fikirde değiller, aksine birbirlerinden farklı düşünce ve inançlara sahiplerdir. Kimi her gece Allah’a dua ettiğini, kimi dinden ne kadar uzaklaştığını anlatan bu genç kadınların ortak özelliği hangi geçmişten gelirlerse gelsinler, geleceklerini kendi tercihleriyle şekillendirmek istedikleri için en yakınlarına karşı mücadele vermek durumunda kalmalarıdır. Yalnız Yürümeyeceksin tek bir görüşün, tek tip bir hayat anlayışının, dünya görüşünün platformu değildir.

100 küsür mektup, Twitter üzerinden platformdan bağımsızca paylaşılan 20-30 fotoğraf, görünürlüğü olan bir iki arkadaş üzerinden bu denli yoğun ve sistematik ithamlara maruz bırakılmak, platformun kuruluş sebebini bize bir kez daha anımsattı. Neredeyse her mektupta mikro seviyede okunan, kimi zaman görünen kimi zaman görünmeyen, psikolojik ve/ya fiziksel ama daima kadın-beden-irade-özgürlük ekseninde yapılan baskının ve bundan beslenen çift kutuplu devletçiliğin makro versiyonuna maruz kaldık. Web sitesinde hikâyesi yayınlanan kadınlardan bir kısmı, başı örtülüyken 28 Şubat’ın gölgesini üniversitelerde, liselerde üzerinde hissetmiş, başörtülü olmayı seçtiği için baskı görmüş ve bugün ise yine tercihinden dolayı farklı odakların en korkunç baskılarıyla yüzleşmek zorunda kalmıştır.

Yalnız Yürümeyeceksin Platformu olarak, mektuplarıyla hikâyelerini paylaşan kadınların yazdıklarını yayınlamaktan başka bir pratiğimiz ve mektup sahipleriyle fikri bir ortaklık arayışımız olmadığını, görünürlüğü olan hikâyelerin bütün platformu temsil etmediğini tekrar beyan ediyoruz.