Herkese merhaba, buraya 2. kez yazıyorum. İlk yazımın başlığı ‘Örtünme sürecimizde Youtube’dan Sözler Köşkü, Hayalhanem gibi kanalları takip ettik’ idi. Okuyanlar bilir; her şeyin ne kadar güzel geliştiğini, aileme söylediğimi ve artık önümde el alem dışında hiçbir engelin olmadığını anlatmıştım. Fakat işler hiç de böyle ilerlemedi. Buraya yazdıktan birkaç gün sonra kuzenim vefat etti. Bu beni açılma konusunda teşvik etti, ölüm var ve ben istemediğim bir hayatı yaşayarak ölmek istemiyorum. Ancak ailemde bu durum tamamen ters tepti. Beni kabullenen herkes birden üstüme yürümeye başladı. “Bak, o genç yaşta gitti, namaz kılmıyordu, şimdi kim kurtaracak onu? Kendi amelleriyle kaldı, biz dua etsek de boş bu saatten sonra” vesaire… Öyle ki annem bunlarla yetinmeyip imam olan dayıma, eşine ve en az onlar kadar dindar olan diğer akrabalarımıza açılacağımı söyledi. Bunu söylemesi onlardan hiçbir şekilde kaçamayacağım bir zamana denk geldi, öyle ki ben de oturup onları dinlemek zorunda kaldım. Yüzlerce kez okuduğum ve bildiğim şeyleri bana tekrar anlattılar, içimdeki şeyleri söyleyince de bilindik cevaplar verdiler. Bu konuşmanın onların gözünde imansız ve dinsiz olduğumun tescili olduğunu düşünüyorum. O her şeye alıştığını söylediğim annem, şimdi açılmak istediğimi ilk kez söylediğim zamanki tepkilerini tekrar ediyor, “Açılmayacaksın” diyor. Para topladığımı, açılınca kıyafete ihtiyacım olacağını söylediğim zaman bile “Öyle bir şey olmayacak” diyor. Bir de bu konuya kadınlara verdiğim önem üzerinden girmeye çalışıyor. Örtülü bir kadının neler yapabileceğini herkese göstermeliymişim… Yıl 2020 olmuş ve bunu herkese ben mi göstereceğim gerçekten? Dar görüşlü olmadığını düşündüğüm annem, bütün dar görüşlü akrabalarıma taş çıkarır vaziyetteymiş meğer.
Babam mı? Onunla sürekli tartışma içerisindeyiz. Her gün yemekte bana ve abilerime namaz ile ilgili fetva verip duruyor. Yetişkin olduğumuzu söylüyorum, bunun artık bizim kararımız olduğunu söylüyorum ama boş… Açılmak istediğimi unutmuş gibi davranıyor, sanırım o da böyle bir şey yapmayacağımı düşünüyor çünkü eskiden imam olan bir insan ve her ne kadar belli etmese de el âlemi çok fazla kafaya takar. Bu yüzden benim bunu göze alacağımı düşünmez. Kendisi annemden de dar görüşlüdür ayrıca. Daha dün “Gavur yazarları okuyup dinden çıkıyorsunuz, ibadetleri bırakıyorsunuz” dedi, düşünün yani. Sanki dinden çıkmak iki kitap okuyunca olan bir şey, sanki bütün ‘gavur’ yazarlar ateist…
Oruç tutmuyorum, tabii ki bundan ailemin haberi yok. Geceden odama yiyecekleri depo ediyorum. Ailemin haberi olsa yeni bir vaaz daha dinletip zorla oruç tuttururlar, biliyorum ama din gerçekten bu mu? Dinde zorlama yoksa buraya yazanların yaşadığı nedir? Neden bizi zorla örtülü tutmak istiyorlar? Suç gerçekten ailemizde mi yoksa hiç susmayan el âlemde mi? Sınava hazırlanan bir mezun olmak yeterince zorken bir yandan da dinlere bakıyorum. Kafamı ne tarafa yoracağımı bilmiyorum, bilemiyorum. Tek bildiğim şey araştırmama agnostik bir birey olarak devam edeceğim. Umarım üniversiteye gidene kadar kafamda bir şeyleri oturtmuş ve içimdeki bazı duvarları yıkmış olurum, umarım. Yoksa zor günler beni bekliyor.
Yalnız yürümeyeceğiz hanımlar, istediğimiz gibi göründüğümüz yarınlara!
(Görsel: Akira Kusaka)
“Suç gerçekten ailemizde mi yoksa hiç susmayan el âlemde mi?” için 3 yanıt
Umarım hep birlikte başaracağız.
Başardım! Umarım en kısa zamanda sen de başarırsın şans seninle olsun?
[…] bir başarı ve bu başarı hikayesinin finali. Buraya 3. kez yazıyorum. 2. yazımın başlığı “Suç gerçekten ailemizde mi, yoksa hiç susmayan el âlemde mi?”. idi, oradan 1. yazıma da ulaşabilir ve bütün yaşadıklarıma ortak […]