Bu benim, böyle mutluyum.

Merhaba, güzel yürekli okuyucu. Ben de varım. Hikayemi paylaşmak istiyorum. 35 yaşındayım, öğretmenim. Maddi ve manevi her açıdan orta düzey bir ailenin ilk çocuğuyum. Annemle babam dini konularda pek bir şey bilmezler. Namaz kılmayı 5-6 yaşlarında iken ninemin yanında dikilerek öğrendim. O yaşlarda babam; başıma yazma örtmem için zorlar, saçımı açık görse kızardı. Yıllar geçti; ilkokul, ortaokul, lise okudum. Bu süreçte babam örtü ile ilgili bana bir söz etmedi. Çalışkan bir kızdım, öğretmenlerim babama “Okur bu çocuk” derdi… Okudum. Üniversite bitti, atandım. Çok güzel geçti üniversite yıllarım. Derken evlendim. 1 çocuğum oldu. Artık bir anneydim.

Namaz çok şükür ki hep hayatımdaydı. Atandığım yerde komşular sohbete çağırırsa giderdim. Orada örtünmekten bahsedildiği bir sohbet sonrası buna karar verdim. Çevremde sık sık duyduğum “Çok güzelsin, aman yakanı kapat, örtünsen çok yakışır” vs. gibi cümleler ile de bu durumu kanıksadım. Niyetimi bilen bir arkadaşımın hediye ettiği şalı takıp çıktım bir gün. “Annesin, namaz kılıyorsun, evde kapalı dışarıda açık olmuyor” diyerek, isteyerek yaptım. Sonra başka bir ile tayinim çıktı. Yeni çevrem ile uyum kuramadım, kapalı olduğum için okulda yüzüme bakmayanı gördüm. Ben de kendime, kendim gibi örtülü hanımların oluşturduğu bir grup buldum ya da onlar beni buldu. Derken yıllar geçti.

Örtünün hakkını vererek takmaya gayret ettim hep; ferace, pardösü giydim. Sohbetlerden hiç ayrılmadım. Her neyse, yeni görev yerinde kendimi insanlara tanıtmam 3 yılımı aldı. Şu an 7 yıldır aynı şehirde yaşıyorum, artık herkes benim nasıl biri olduğumu biliyor. Açık, kapalı pek çok arkadaşım var artık burada.

Konuyu uzatmak istemiyorum, uzadı da gerçi. Zaman zaman “Açılsam mı, keşke kapanmasaydım” dediğim çok oldu. Son olarak karantina sürecinde evde çokça kitap okudum; roman, edebiyat, psikoloji… Ben kimim, nasıl yaşamak istiyorum diye sorular sorunca “Ben bu değilim” dedim. Evet, değildim. Başım açıkken başka, başım kapalı iken başka biriyim. İçimde 2 kişi var ama birisi benim, diğeri öz benliğim… Zor oldu, zor karar verdim, psikolojik destek alıyorum.

Yıllar içinde yarım yamalak olan sözde tesettürüm ile ne İslam’a ne de kendi kişiliğime fayda veriyorum. Son kararımı 2 ay önce verdim, ailemin yanında kendimi denedim. Evet, ben buyum, sıradan bir pantolon ve bluz ile iyi hissediyorum kendimi. Amacım; saçımı açtım diye ne bikini giyip suya girmek ne de mini giymek, amacım; düz, kendi halinde, bir kalıba girmeden, ötekileştirilmeden var olmak…

Ailem, halam, amcam vs. kimse bir şey demedi, deseler de ben kendimi “Bu benim, böyle mutluyum” demeye hazırlamıştım… İyiyim, evet, iyi hissediyorum. Yoksa hep bir keşke ile yaşayacaktım. Belki çok pişman olacağım, bilmiyorum. Olur da aşkla tekrar örtünürüm; bu benim sorunum, benim kararım, benim hesabım olur. Kimseye bu konu hakkında söz hakkı vermiyorum. Yazacak şey çok ama sayfayı doldurdum… Sevgiler. Hakkınızı helal edin, iyi olun, iyi insan olun, kendi vicdanınızın sesini dinleyin.

(Görsel: Tom Hammick)

Comments (2)

  1. Merhaba. Size çok yakın bir durumdayım. 21 yaşında ailemin hiçbir baskısı olmadan şu an eşim olan erkek arkadaşımın tavsiyesi, kapalılığın bir kadına ne kadar yakıştığı vs gibi sözleriyle kapandım ve bu durumu çok benimsedim ailem de çok memnun oldular. Şimdi 29 yaşındayım ve farklı illere tayin olup farklı çevrelerle iletişim kurmak durumunda kalıyorum. Son 2 yıldır çok zorlanıyorum kendimi dışlanmış hissediyorum iletişim kuramıyorum insanlar kahkahalarla gülüp eğlenirken ben başörtüsünün ağırlığı altında ezilip daha ağırbaşlı olmam gerektiğini hissedip sessiz kalıyorum. En zoru da kendim gibi birini bulamıyorum arkadaşsız kalıyorum. 8-9 yıldır kapalıyım açılmak çok zor geliyor sanki hayatımın hatasını yaparım gibi geliyor. Her şey benim işin çok zor

    • Büş 18 yaşındayım ama seninle sohbet etmeyi çok isterim. Sende istersen lütfen çekinmeden bana yaz. Seni bekliyor olacağım.
      Instagram: smnrsaka

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir