Birinci hayatım, ailemin beni kapalı bildiği hayat; ikinci hayatım arkadaşlarımın beni açık bildiği hayat.

Merhaba. Uzun zamandır bu siteyi takip ediyorum ve bütün hikayeleri sıkılmadan, usanmadan okudum diyebilirim. Bu siteyi “Açılmak istiyorum, ailemi nasıl ikna ederim” diye aramaya yazdığımda keşfettim ve çok şaşırdım, meğer benim gibi ne çok kız kardeşim, ablam varmış… Bu mektubu yazmamın sebebi, şu an ağlıyor olmam ve yaşadığım şeylerin verdiği dolulukla içimi dökmek istemem.

Artık hikayeme geçsem iyi olur. Bunun bir başarı hikayesi olmasını inanın ki çok isterdim hatta bunu hedeflemiştim, başardığım zaman yazacağım diye ama başaracağımı sandığım gün başaramadım. Bu yüzden içim çok dolu. Her neyse…

Ben 13 yaşında, 7. sınıfın yaz tatilinde Ramazan Bayramı’nın ilk günü kapandım. Keşke diyorum, keşke direnseydim, keşke biraz daha erteleseydim de kapanmasaydım. Annemin kapanmam konusundaki baskıları ben 5. sınıftayken başladı. Sürekli erteledim ancak 7. sınıfın yaz tatiline kadar dayanabildim ve Ramazan Bayramı’nın ilk günü taktım başörtüyü. O gün sanki saçlarım daha bir güzeldi, içimden “Şimdi ben bu güzelim saçları kapatacak mıyım” dediğimde, annem “Hadi artık, bayram ziyaretine gelecekler, çabuk hazırlan” demişti. Hiç unutmam ben o günü. Her gün lanet ettiğim o günü. Hiçbir zaman saçlarımı kapatmayı istemedim, hep dışarda güzel giyinen kızlara özendim. Saçlarına şekil veren kızlara özendim durdum. Bazıları için o kadar çok basit ki ama benim için bu bir hayal… Bunu gerçekleştirebilmek için o kadar çok çaba gösterdim ki. En azından ne yaptım biliyor musunuz, saçlarımı gizlice dışarıda açtım. Bulunduğumuz ilçenin biraz dışına çıktığımda, bir mağaza kabininde veya bir apartman girişinde açtım saçlarımı, öyle gezdim dışarıda. Saçlarımı savurdum, kuaföre gittim gizlice ve beni normal hayatımda açık zanneden arkadaşlarımla hatta sevgilimle buluştum. Annemin bana verdiği süre dolmak üzereyken ve benim sürem daraldıkça daha bir stres olurdum. Bir bahane uydurup arkadaşlarımın yanından ayrılırdım, o an tek derdim “Nerede başımı kapatacağım, kimse görmeden hemen halletmeliyim” tarzında şeyler olurdu. Benden başka durumda olan kızlar ise o gün çektiği fotoğrafları kız arkadaşlarından isteyip akşam hangisini paylaşsam diye düşünürdü. Ama ben bunların hiçbirini yapamadım, biliyorum, evet, saçlarım kapalıyken de güzelim ama ben kapalı olmasını istemiyorum ve arkadaşlarım beni birçok kez saçlarım açıkken görmüşken bir daha kapalı olmak istemiyorum.

Her neyse işte, saçlarımı okulun kursuna gidiyorum bahanesiyle açtım her seferinde. Ta ki koronavirüs gelinceye dek… Okullar kapandı, her şey, her yer kapandı, yasaklar geldi. O zamanlar kafama dank etti, “Ben şimdi nasıl dışarı saçlarım açık çıkacağım” dedim kendime. Başladım kendime süre tanımaya, şu gün şu gün söyleyeceğim dedim ama hep erteledim. Bir de, sokağa çıkma yasağı varken gençler için dışarı çıkma izni verilen saatler vardı. Ben o zamanlar o kadar çok üzülürdüm ki… Keşke ben de dışarı çıksam, istediğim gibi arkadaşlarımla buluşsam diyordum kendime. Bakın, dışarı çıkmak mesele değil; mesele iki tane hayatımın olması. Birinci hayatım, ailemin beni kapalı bildiği hayat; ikinci hayatım arkadaşlarımın beni açık bildiği hayat. Ben bundan çok yoruldum. Dışarı istediğim gibi çıkamamak tek sorunum olsaydı keşke ama değildi işte.

Ailemle daha bugün konuştum ben. Babamla konuşmaya hiç cesaretim yoktu, birden söyleyiverdim “Saçlarımı açmak istiyorum” diye. Bana iyi davrandı, hatta bana ilk defa “Kızım” dedi, “ne istersen hiç çekinmeden bana söyleyebilirsin, ama bunu benden isteme” dedi, “bu olmaz” dedi, “bunu aklından çıkar” dedi, “sen amcalarının yanında nasıl dolaşacaksın.”. Evet konu yine el aleme geldi, lanet olası el alem… Annem de araya girdi, “Biz insanların yüzüne nasıl bakarız” dedi. “Biz İslam’a göre yaşıyoruz, günler geçiyor, yarın var olacağımız bile belli değil, bugün yaşadığın için bile şükret” dedi. “Başörtünü çıkarırsan kötü yola düşmüş olursun, sen kötü bir insan mısın” dedi. Ben de “Hayır, kötü bir insan değilim” diye cevap verdim ama sonra yine “Kötü bir insan değilsen bunu yapmamalısın” dedi. Genel konuştu işte, bilirsiniz hem el alemle hem de dinle karışık bir muhabbet döndü durdu. Hala üzgünüm, bunu biliyorlar. Odamda şu an üzgünce oturuyorum ve onların hiçbir şey olmamış gibi davranmasına anlam veremiyorum. Babam bana bir de çok üzgün olduğumda da bağırmıştı. “Bak, bu yaşına kadar seni dövmedim, yaşın da büyüdü, seni dövmek istemiyorum” dedi, yani bu açılma mevzuna tamamen karşı şu an. Tabii ki hemen olumlu bir cevap beklemiyordum ama kalbim kırıldı, keşke halledebilseydim bunu ama olmadı işte. Çok çaresiz hissediyorum şu an kendimi.

Bir de biliyor musunuz, Instagram’da saçlarım açık resim paylaştım diye adım orospuya bile çıktı çünkü benim gizlice açıldığımı bilen birkaç kişi vardı, onlara yalan söylemiştim “Ben artık tamamen açıldım” diye ama biriyle yolda karşılaştım. Bir kapalı bir de açık olduğum için orospu muamelesi gördüm, bu çok önemli bir olay değildi, o kişi umurumda olan biri de değil ama yine de zoruma gitmişti. Ailemden, akrabalarımdan birkaç kişiye daha yakalandım. Halama, yengeme… Yengem bana “Evlenince zaten her şeyi yaşayacaksın, neden böyle yapıyorsun” demişti. Yani o da bana orospu muamelesi yaptı içten içe.

Ben artık yapamıyorum, lütfen bana bir şeyler deyin, içim hiç ferah değil. Her gün dua edip ağlıyorum ve psikolojik olarak çöktüm. Ayrıca okula gitmiyorum, açık öğretimden okuyorum. İmam Hatip’te okudum aslında, oraya kendi istediğimle gittim, kuzenim de gidiyor diye. Ama sınıfta kaldım, yapamadım, nakil yapmak istediğimde kız mesleğe gönderdiler, başka bir okulu kabul etmediler. Yani mesele karma okula gidip ahlakımın bozulmamasıydı…

Babamın ve amcamların yanında çalışıyorum. Bu da ayrı bir zorluk, açılırsam oraya gidemem artık ve başka bir yerde çalışmama da babam izin vermez. Bunu kendisi de söyledi bugün zaten ama ben sadece bu saç denilen kılı kapatmak istemiyorum artık. Bu yani, bu kadar büyütülecek bir konu değil ki. Sadece aile yapım böyle olduğu için buna mecbur bırakılıyorum ve bu çok acı. Keşke kolayca açılabilen kızlardan olabilseydim. Hayatımın her alanında hep zorluk çektim. İnancımı kaybetmek istemiyorum ben ve inanmak istiyorum. Bir gün ben de özgürlüğüme kavuşacağım. Saçlarımı savuracağım. Benim de saçlarıma yağmur değecek. Benim de kafam üşüyecek, kulaklarım üşüyecek. Boynuma rüzgar çarpacak. Umarım bir gün saçlarımızı rüzgarda savurabiliriz, hep umutlu olalım, olur mu? Umut, birini hayatta tutacak tek şey çünkü..

Ayrıca bana ulaşmanızı çok istiyorum, konuşmaya fazlasıyla ihtiyacım var. Psikolojik olarak çok yıprandım, yardımınıza ihtiyacım var. Instagram hesabı olarak bunu bırakıyorum: @elifsaydannn

(Görsel: Laura Knight)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir