Canımın acısından ölürken, üstüme tişört giydirmeye çalışan annemi ve bunu yapmasını emreden Allah’ı affedemiyorum.

Nasıl başlayacağımı bilemedim. Dini; obsesyon haline getirmiş, şizofren bir babanın ve hayatı sadece din ve ona göre yaşamak olarak gören bir annenin; en büyük kızıyım. Çok küçük yaşlarda büyüdüğüm mental olarak yıkıcı o ortamda; gözlerindeki onay ifadesini, memnuniyetlerini ve hep anlattıkları bazen de sinirlenebilen o Allah’ın mutlu olacağını düşünerek kapandım. Bu düşüncemin farkındalığına vardığım zaman, artık bunu taşımak istemediğimi anladığım zamana denk geliyor. Düşündüğümde ya da kapanmak istemediğimde; okula gönderilmeyeceğimi ve hatta belki dövüleceğimi bilerek, istemiş gibi kandırdım kendimi.

Ailenizde şizofren bir birey olduğu zaman, her duruma kolayca adapte olabiliyorsunuz. Artık tanrının varlığına inansam da bir dinin olup olmadığını -sesli dile getiremesem de- bilmiyorum. Küçüklüğümden beri aşılanmış olan, ceza alacağım korkusunu aşamıyorum belki de. En son saçlarımın ne zaman rüzgarda uçuş uçuş olduğunu bilmiyorum çünkü pencereyi, perdeyi çekmeden açmak bile yasaktır evimde.

Tüm bunları kardeşime dile getirdiğimde onun da benimle aynı düşüncelere sahip olduğunu gördüm ve birlikte karar aldık. İlk dile getirdiğimizde, yaşadıklarınızdan farklı ya da eksik bir şey olmadı. Büyük olan olmanın verdiği sorumlulukla, şayet bunu yaparsak belki de küçük iki kardeşimizi okula bile göndermeyeceklerini anlayarak, kendi mutluluğumuzu askıya aldık fakat artık dayanamıyorum. Maddi olarak tek başıma kalacağımı biliyorum, manen hep yalnızdım, ona alışkınım.

En çok canım dediğim annemin; babam, bana yan gözle baktığında veya her gün psikolojik şiddet uyguladığında bile “Öldürün beni daha iyi” diyerek yerlere yatmadığına üzülüyorum. İnsanların benim saçımı görmemesi daha mı önemliydi? Bunları “Ben de açılacağım” dediğimde annemin “Bunu yaparsan, hakkımı sana asla helal etmeyeceğim” cümlesini duyduktan sonra yazıyorum. Ya benim hakkım? Çocukluğum? Yine de bana küsecek diye çok korkuyorum.

12 yaşında geçirdiğim bir kaza sonrası canımla savaşırken, üstümde kıyafet yokmuş, bir örtüden başka. Hasta bakıcı da babama “Kızının her yeri ortada” demiş. O günden belliymiş benim, oramı buramı açıp herkese göstermek istediğim. Her yüzüme vurulduğunda, kahrolup söyleyecek bir şey bulamazken; bugün, 12 yılının ardından, ilk kez, sinirden ağlamak yerine o şerefsize “’Küçücük hasta yatağındaki kızıma, öyle bakmaya utanmadın mı’ diyemedin mi” diyebildim. Bu cümlenin onların lügatinde karşılığı yok çünkü suçlu olan hep kadındır. Canımın acısından ölürken, üstüme tişört giydirmeye çalışan annemi ve bunu yapmasını emreden Allah’ı affedemiyorum. Bu hayatı nasıl istediğim gibi yaşayabilirim sadece kendimi düşünerek? İnanın hiç yaşamamışım bilmiyorum…

(Görsel: Leon Spilliaert)

Comments (2)

  1. Hayalperest

    Merhaba öncelikle ailene karşı çok dolu olduğun belli bencede haklısın ve o aptal hasta bakıcı orospu çocuğunun teki bunu bil iyikide söylemişsin babana o lafı içim soğumadı ama neyse …. Bak kuzum şunu bil istiyorum dünyada İslamiyet kadar güzel bir din yok bizim dinimiz NORMALDE Sevgi , hoşgörü ve güzel ahlak dini ve evet bazı dini sorumluluklarımız var ve bunlardan biride tesettür ama şöyle bi mevzu daha var ki dinde zorlama yoktur …. Ailenin baskı , öfke ve zorlma ile yaptırdığı şey din değil sana bunları sevgiyle anlatmalı kendi isteğinle yaptırmalılardı yaptıkları çok yanlış kaş yapıyım derken göz çıkarmışlar seni dinden iyice soğutmuşlar sen emin ol Allah senin yanında ellerini semaya açıp ezan okunurken dua et onları Allah’a havale et iç huzuru iste kendin için bol bol umarım ileride en azından eşiniz anlayışlı ve sevgi dolu olur evlenmeden önce onunla bu konuları konuş ve beklentini söylemeyi ihmal etme ve sakın kendini yalnız hissetme İnşallah herşey yoluna girer .

    • Dinlere inanmadığını söylüyor senin amacın ne? Yok böyle hoşgörülü şöyle kusursuz. Bize ne senin dininden bize ne

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir