Ben küçüklüğümden beri hiç ceza almadım, her yanlışımda dayak yedim.

Merhaba, ben de hikayemi anlatmak istiyorum. Bunu paylaşır mısınız, emin bile değilim. Uzun olacak ama çok bunaldım ve yine de yazmak istiyorum.

İyi bir çocukluk geçirdim, çocukluğumda her şey çok mükemmeldi. Çok güzel arkadaşlıklarım vardı, kuzenlerimle oyunlar oynardım. Anlayacağınız mutluydum. İlkokulu bitirdiğimde beni bir kız İmam Hatip ortaokuluna gönderdiler. Seçme şansım yoktu, küçük olsam ve bir şeylerin farkına henüz varmasam bile İmam Hatip istemiyordum. Yine de çok sorun etmemiştim ve hâlâ mutluydum.

Mutluluğum 6. sınıfa kadar sürdü. Bir gün erkek kuzenlerim bize gelmişti, onlarla her zamanki gibi kart oynuyordum. Arada bağırıyorduk, çok eğlenmiştik. Akşam olup onlar evden gittiğinde annem yanıma geldi ve bana “Baban artık erkek kuzenlerinle oyun oynamamanı söylüyor, çok rahatsız olmuş. Benim açımdan sorun değil ama baban çok kızdı” dedi. İnanamadım, şaka gibi geldi. Size yemin ediyorum, akşam yatarken bile annemle olan bu konuşmamın gerçekliğini düşünmeye başladım. Gerçekten annemle bu konuyu konuşmuş muyduk? Çok üzüldüm, gerçekten çok üzüldüm.

Muhafazakâr bir babam vardı. Küçüklüğümden beri din eğitimini fazlasıyla aldım. Annem hiçbir zaman bana dinle ilgili bir baskı yapmadı. Babam ise sürekli bu evin çobanı olduğunu, bizi onun yönlendirmesi gerektiğini çünkü Allah’ın ona öyle emrettiğini söyler. Babam şiddete eğilimli birisidir. Ben küçüklüğümden beri hiç ceza almadım, her yanlışımda dayak yedim. Canım acıdığında ağlarsam daha da çok dayak yiyordum. Yine de bunu pek önemsemiyordum ve çocukluğum iyi geçmişti. Babam her ne kadar böyle olsa da beni severdi. Küçükken bile kısa kıyafetler giyemezdim, havuzda yaşıtlarım bikini, şort giyerken ben kısa kollu ve kapri giyerdim. Özgürlüğüm o kadar da kısıtlanmadığı için bu durumu pek de önemsemezdim.

6. sınıfa başlamama 1 gün kala regl oldum. Bunu fark ettiğimde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Artık çocuk değildim! Bundan sonra istediğim şeyleri yapamayacaktım! Ayrıca babamın bana yönelik baskılarının da başlayacağını biliyordum. Çok korktum. Anneme söylerken daha çok korktum.

Çok geçmeden babamın kapanma baskıları başladı. Sürekli “Kapan artık, daha ne kadar açık kalacaksın?” gibi şeyler söylüyordu. Bir gün anneme “Bu kız artık yetişkin olmadı mı?” dedi. Kastettiği şey reglimdi. Annem de “Evet…” dedi. Üzülüyordu bana. Bunu anlayabiliyordum. Ben bu baskılara dayanamayıp babama “7. sınıfta kapanacağım” dedim ama şimdiki aklım olsa bunu asla söylemezdim. Günler geçti ve 7. sınıfa 1 gün kaldı. O gece çok ağladım, her şey bitiyordu ve artık dışarıda eskisi gibi saçlarımı savuramayacaktım.

Sabah oldu, okul için hazırlandım, sonra da okulumuzun şalı olan gri şalı taktım. Berbat gözüküyordum. Çok üzüldüm ama yine bir şey demedim ve şalımı takıp okula gittim. Beni okula babam götürüyordu ve yol boyunca bana kapanmanın çok yakıştığını söyleyip durdu. Ben, birinin kapalı olmam hakkında yaptığı güzel yorumlardan nefret ettim. Akrabalarım beni görünce “Aa, çok yakışmış” tarzı şeyler söylediklerinde bağırarak onları sustururdum.

Hiçbir zaman istemedim kapalı olmayı. Sanatçı bir ruhum var. Çok güzel resim yaparım, sesim de güzel. Bir sürü resim yarışmasında ödülüm var. Ukulele çalmayı biliyorum, 4 yıllık bir geçmişimiz var ama ben kapalı bir şekilde bunları yapmaktan çok utandım. Sürekli toplumun aşağılayıcı bakışlarına maruz kaldım ve bir daha ukuleleme ve resim kağıtlarıma elimi sürmedim.

Kapandıktan sonra ruhsuz gibi yaşamaya başladım, hatta intihar etmeyi bile düşündüm ama sonra kendime “Ne kadar aptalsın sen, hiçbir hayalini gerçekleştirmeden ölmek mi istiyorsun? Baban belki 20 yıl sonra ölecek, bu hayatı sen yaşayacaksın. Pes etmek mi istiyorsun?” dedim ve bu düşünceden vazgeçtim.

Bu platformda yazılan yazılardan güç alarak babama söylemek istedim ama çok korkuyordum. Burada bir sürü kişiyle tanıştım. O gün çok heyecanlıydım, annem benim açılmak istediğimi zaten biliyordu ama bana hiç yardımcı olmadı. Bana “Babanla uğraşamam” deyip durdu ama psikolojim mahvolmuştu. Bir gün yemek yerken babam bir şeyi almaya uzandığında yere düştü. Bu durum bana komik geldi ve kahkahalarla gülmeye başladım. Babam da gülmeye başladı. Sonra ben birdenbire hıçkırarak ağlamaya başladım. Hiç anlamadım o an, her şey çok garipti, ben neden ağlıyordum? Bunu bile bilmiyordum ama çok mutsuzdum. Babam bana anlamsız bakışlar attı, bir anda ciddileşerek “Bu ağlamanın sebebini açıklayacaksın!” dedi. O gün odaya çağırıp konuştu benimle. Ben tam söylemek için bir fırsat buldum diye düşünüyordum ve ona “Kendi isteğim olmadan senin zorunla kapandım” dedim. Bana “Sen sopa istiyorsun, zaten açık gibi yaşıyorsun, büyüyünce yurt dışında okuyacağım diyorsun, hep İngilizce şarkılar dinliyorsun, biraz Kur’an okusan böyle olmayacak” dedi. Sonra gittiğim dershaneyi öne sürerek “Dershanede mi öğretiyorlar bunu size? Oradaki erkekler için mi?” dedi. Bunu duyunca birden geri adım attım ve “Hayır, yanlış anladın, daha bitmedi anlatacağım” diye bir yalan söyledim, lafı çevirdim ve derslerimi öne sürerek ilk başta dediğim şeyi unutturdum.

Şu an 9. sınıftayım ve 2,5 yıldır kapalıyım. Söylemeyi unutmuşum, İmam Hatip lisesine gidiyorum. Oradaki insanların benimle dalga geçeceği korkusuyla düz liseye gitmek istemedim. Bu yaz bir Anadolu lisesine nakil yaptıracağım ama korkuyorum. Çok çaresizim. 18 yaşıma kadar beklemek istemiyorum. Babam bana “Ne zaman evlenirsen o zaman istediğini yaparsın ama benim himayem altındayken olmaz” diyor. Çok mu imkânsız açılmam? Hiç umut yok mu gerçekten? Bu satırları ağlayarak yazdım.

(Görsel: Neşe Erdok)

Comments (2)

  1. Umarım en erken zamanda ekonomik özgürlüğünü kazanarak kendi yaşantına yön verip istediğin hayatı yaşarsın.

  2. Şiddet acizlik ve zayıflıktır.
    Şiddet yetersiz insanların işidir. Şiddet insanın kendi değerinin farkına varamamasından ve cehaletinden kaynaklanır.

    Sevgi şifadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir