Tüm bunların sorumlusu haddini aşıp açıldığım için beni aileme şikâyet eden yurt müdürü.

Çok şeyler yaşandı. En başından yazmak çok uzun sürecek. Başlıyorum. Açılmaya 4-5 ay önce karar vermiştim ama öncesinde dinden uzaklaşmam ve çıkmam olmuştu. Ancak nasıl korkuyorsam yahut nasıl en uzak ihtimal olarak geliyorsa başörtüsünü çıkartmak aklıma bile gelmiyordu. Bu süreçte birkaç insanla tanıştım, arkadaş oldum. Bu insanlar beni açık bildi çünkü pek çok kez din üzerine de konuşmuştuk. Görüşlerimi biliyorlardı. Haliyle kapalı olacağım akıllarına bile gelmezdi. Bu insanların birkaçıyla aynı okulu kazandık. Reel olacaktık yani. İşte ben o zaman açılmaya karar verdim.

Karar vermek çok zordu. Her aşamada en zoru o sandım. Sonra bu durumu aileme açmam gerektiğini fark ettim. Bu şekilde de 1 ay kaybettim. Açamıyordum, söyleyemiyordum. Biraz da ailemden bahsedeyim. Babam müezzin. Annem ilkokul mezunu dindar biri, ablam ilahiyat okuyor, kız kardeşlerim de İmam Hatip lisesine gidiyor. Böylesine dindar bir ailede ben hukuk kazandım. Fikriyat olarak hep farklıydık, evde sürekli bunun üzerine tartışmalar olurdu. Ancak ilk kez somut bir şey diyecektim. Fikirlerime kızıyorlar ama sosyete içinde sustuğumdan pek de bir şey demiyorlar. Başörtüsünü çıkartacak olmam gözle görülür somut bir değişiklik olacağından tepkileri de buna yönelik olacaktı, biliyordum.

“Ben İstanbul’a gideceğim” diye her gün ağlıyordum. Esasen İstanbul’a kapalı gideceğim diye de ağlıyordum. Ailemin bildiği ve sezinlediği ise sadece ilk kısımdı. Bir gün babamın yanına gidip ”Beni direkt kapadınız. Kapanmak nedir? Neden kapanılır? Bunları hiç açıklamadan ‘Yap’ dediniz ve yaptım. Şimdi merak ediyorum. Madem din görevlisisin, anlat bana” dedim. Ayet falan okudu. Ben zaten dinden bir günde çıkmamıştım. Çok okumuş, tartmış ve bir karar sonucu, uzun aylar boyunca yavaş yavaş dinden çıkmıştım. Bu dediği ayetleri de biliyordum. Onun inandığı şekilde olmadığını da… Erkekler tahrik olmasın diye kendimi kısıtlayamazdım. Üstelik ben gerçekten aşırı kapalı giyinen biriyim. Bu benim tercihim. O şekilde rahat ediyorum. Tek istediğim saçımı açmak. Bunu anlatamıyorum tabii onlara. Orada epey tartıştık, ben çokça ağladım. Annem ,”Neden ağlıyorsun, sanki saçını mı açmak istiyorsun?” dedi. “Evet!” diye bağırdım bir anda. Benim dile getiremediğimi annem söylemişti. Çok rahatlamış hissetim ama maalesef her şey bu kadar basit değildi. Direkt olarak bunun olamayacağını, bizim ailemizin öyle olmadığını söylediler. Beni bir birey olarak görmüyorlardı. İslam’ı anlatmaya kalktılar. Biliyordum ama bildiğimi gösteremezdim. O gün sustum.

3 hafta sonra okulum açılacaktı. İkna etmeliydim. Her gece abimin yanına gidip ağladım. Onu ikna edebilirsem, belki bir destekçi bulurum umuduyla. Nafile… Ben ağladıkça o ağlıyor, beni çok sevdiğini ancak bunun mümkün olmadığını söylüyordu. Annem hastalandı. Bütün bu olanların tek sebebinin kendim hakkında vermiş olduğum bir karar olması çok gücüme gidiyordu. 3 hafta öylece geçip gitti. Kararım değişti zannettiler. Artık başörtüsünü sevdiğimi varsaydılar.

Özel bir yurda yerleştim. Vakıf yurduna… Yurda kapalı gittim, verdiğim fotoğraflar kapalıydı. Beni orada kapalı bildiler. Yurt öğrencileri hariç… Okulun ilk haftası dışarı kapalı çıkıyor, yurdun ötesinde açılıyordum. Bu kısmi özgürlük bile benim için çok şey demekti. Sonra artık yurttan da açık çıkmaya başladım. Öteki türlüsü hem çok zordu hem de dışarıda kapanırken ya da açılırken insanlar bana bakıp ‘Yalancı’ diyormuş gibi gelirdi. Saçımı açmak değil de aileme karşı yalancı konumunda olmak beni çok yıpratıyordu. Oysa dışarıda saçlarını özgürce savuran bir sürü kız vardı. Yaşadıklarıma hep çok kızardım, çok saçma gelirdi. Gülesim gelirdi.

Bir gün ailemler beni ziyarete geldi. Neyse ki bu olaya yurttayken denk geldim. Bizzat dışarıda basılsam kim bilir ne olurdu… Ben buna sevinedururken yeni gelişmeler oldu. O gün yurt müdürüyle uzun uzun konuşmuşlardı ama ben konduramamıştım. Hocanın böyle bir şey yapması için sebebi yoktu. Bir noktada ailevi bir meseleydi. Hem açık veya kapalı olmam durumu tamamen şahsımı ilgilendirirdi. Ona neydi ki? Ama maalesef benim mantık süzgecinden geçirip akladığım tüm olaylar bir bir gerçekleşiyordu.

O gün ve ertesi akşam annemler bana sürekli imalı mesajlar atıyordu. “Sana yeni aldığımız şalı takıyor musun?”, “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” ve benzeri pek çok şey yazıp bana gönderme yapıyorlardı. En son “Okulun önünde fotoğrafını atsana” tarzı şeyler demeleri üzerine ben hepten diken üzerine oturdum.

Dün akşam abim aradı. Direkt “Açılmışsın” dedi, “Nereden öğrendin?” dedim. Çünkü yurt müdürüyle konuşan annemlerdi, abim nereden öğrenmişti? İlk başta annemler bilmiyormuş gibi yaptı; onlara bu durumu söylememi, özür dileyip tövbe edip geri kapanmamı istiyordu. Ben ilk olarak yurt müdürüne kızdığımı söyledim. Ya babam beni çekip vursaydı, dedim. Olmayacağı ne malum? Her gün bir kadın cinayeti haberi ekranlarda. Bu ne cüret? Ne haddine? Bu ne ahrazlık? Annemlerin öğrenmesinden önce sırtımdan vuruluşuma kızıyordum. En fenası da sanki bu durum olağanmış gibi takıldıkları tek nokta açılmamdı. Yurt müdürüne teşekkür bile etmiş olabilirler bunun için… Çok gücüme gitti.

Sonra abim dayanamayıp söyledi, “Annemler de biliyor, annem dünden beri hasta, senin yüzünden onlara bir şey olursa seni hiç affetmem” deyip ağlamaya, duygu sömürüsü yapmaya başladı. Hep yaptığı budur zaten. Ardından annemler arıyor, ben açmıyordum. Babam “Eşyalarını topla, artık okumayacaksın, seni almaya geliyoruz” dedi. Ardından ağlayarak annemin telefonunu açtım. Annem direkt dinsizlikle yaftaladı. Bana yeterince dini eğitim vermediğini, beni de İmam Hatip’e göndermesi gerektiğini söyledi. Bütün bu olanları aklım almıyordu. En çok da buna kızıyordum. Ben ne yapmıştım? Yeşil ceket giyeceğim vakit onlara soruyor muydum ya da artık bot giymeyeceğim dediğim vakit? Bütün bunlar benim için aynıydı -ki onlara göre kendi rızamla kapanmıştım. O halde neden? Neden kendi rızamla açılamıyordum?

Bütün gün bunun üzerine konuştuk. Ben hep ağlıyordum, ancak bir gıdım ilerleme kaydetmedik. Sonuçta ben kapanmalı, tövbe etmeliydim. Benim isteklerimin hiçbir önemi yoktu. Ya ailem beni reddedip elini eteğini çekecekti ya da kapanıp istedikleri yaşamı sürdürecektim.

Yarın beni almaya gelecekler. Sanırım eğitim hayatım bitiyor. Tüm bunların sorumlusu benim açılmam değil. Çünkü bunu onlara zaten açmıştım, karşı oldukları için mecbur kaldılar. Tüm bu olanların sorumlusu haddini aşıp aileme beni şikâyet eden yurt müdürü. Halen bu yurtta kalmaya devam ediyorum. Yemeğe inmiyorum. Yüzünü görmemek için… Çok kızgınım. Ne yapmalıyım, bilmiyorum. Günlerdir kafamda dönüp duran tek şey ölüm. Belki o zaman sonlanır diyorum ancak güçlü durmak da istiyorum. Her şey benden bekleniyor. Şu ana dek iyi olan tek şey bu platform. Yakın çevremde bunları anlatabileceğim kimse yok. En azından içimi açtım. Belki birileri okur, “yalnız yürümüyorsun” der. Çok yalnızım. Keşke Allah olsaydı. Olsaydı, inansaydım, bu dine inanabilseydim. Hem her şey çok kolay olurdu hem de yalnız olmazdım, ancak bir kadın olarak ona inanabilmem mümkün değil. Tek isteğim bağımsızlığım, eşitliğim. Bunlar için ölümü düşünüyorum, yaşamı bir an olsun çıkaramadığım aklımdan.

(Görsel: Lucian Freud)

Comments (7)

  1. Kumtanesi

    Yalnız değilsin seninle birlikte bu yolu yürüyen belki binlerce kız var bende onlardan biriyim asla seni okuldan almalarına izin verme kabul etme en sonund vazgeçiceklerdir eğer şiddet görme gibi bi ihtimalin yoksa baş kaldır susma bu senin hayatın kimsenin onu yönlendirmesine elinden almasıma izin verme yalnız değilsin ve başarıcaksın hepimiz başarıcaz umarım 🙂

  2. Monastras

    Seni yasal olarak eve goturme haklari da yok okumani engelleme haklarida.Kesinlikle eve gitme yurtta kalmaya devam et.Firsatini buldugunda baska bir yurda gidersin.

  3. Tatlım yere de yatsan delirsen de seni eve götürmelerine izin verme. Okulunu sakın bırakma o seni hayallerine kavusmanin tek yolu. Şimdilik basın kapalı devam et gerekirse amacından vazgeçme gerekirse çalış para biriktir. Seni kimse zorla alamaz polis çağır olmadı.

  4. Lütfen vaz geçme sakın kabullenme okulu bırakmayı Kız çocuklarını okutan bir sürü çağdaş vakıf var onlara git istersen beraber gideriz lütfen vaz geçme lütfen. Mailim atta lütfen yaz. Ben de bir anneyim çünkü kendi kızım için dünyaları yakarım ve tüm kız çocukları için

  5. Ne olursa olsun gerekirse çığlık at bağır kendini yırt ama okulunu bırakma seni okuldan almaya eğitim hayatını mahvetmeye en ufak hakları yok ve ne olursa olsun aç saçını özgür ol umursama kimseyi çünkü birgün herkes gidecek ve sen tek başına kalıcaksın ama yanlız olmayacaksın kendi başına olmak her zaman yanlız olmak demek değildir bazen sadece seni anlyacak doğru kişiyi bulamamışındır o yüzden ilk sen kendini anla

  6. Ne olursa olsun eve gitme. Eve gidersen çıkman artık çok zor olacak. Bende böyle bir süreçten geçtim ailemle konuşmadım. Zamanla düzeldi her şey kabullendiler. Sakın vazgeçme okulundan mutlak özgürlüğün için en gerekli olan şey okuman.

  7. Babası imam olan bir kadın olarak seni okadar iyi anlıyorum ki. Ne yaptın acaba çok merak ediyorum. Umarım iyisindir. Babamızın mesleği üzerimize yapışır. Ömğr boyu imam kızı derler. Mükemmel Müslüman kadın çizgisinde olmanı beklerler. Çok üzgünüm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir