Annem açık olduğu için çevremizde bu durumun hoş karşılanmayacağından bahsederken, teyzem bunun geri dönüşü olmayan bir yol olduğundan bahsediyordu.

Merhabalar. Birçoğunuzun hikayesini okudum. Ben de sizinle aynı yollardan, farklı bir gaye uğruna mücadele ederek geçtim. Benim hikayem çok farklı. Bu sayfadaki kimsenin aşina olmadığı bir durum olsa gerek. Ege’de, seküler bir ailede hiçbir dini eğitim almadan büyüdüm. Ailem tabiri caizse Ramazan müslümanıydı. Annemin açık olduğu, sürekli içki içilen, hiçbir dini yasağın sınırının olmadığı bir evde büyüdüm.
Ramazan geldiğinde içkiler sofradan kalkar, oruçlar tutulur, ailecek televizyon karşısında Çağrı filmini izleyerek dinimize karşı bütün sorumluluklarımızı yerine getiriyormuşcasına ramazanın bitmesi için gün sayardık. Ramazan bayramında da, hatta şeker bayramı derdik biz ona, likörlü çikolatalarımızı yer bayramlaşırdık.
Velhasılıkelam on sekiz yaşıma kadar bu böyle gitti. On sekiz yaşımda ben tesettüre girme kararı aldım. Bilin bakalım ne oldu? Evet başta söylediğim gibi benim hikayeme aşinasınız, çünkü ailem başta olmak üzere bütün çevremden tepki gördüm. Annem açık olduğu için çevremizde bu durumun hoş karşılanmayacağından bahsederken, teyzem bunun geri dönüşü olmayan bir yol olduğundan bahsediyordu. Babam sessizliğini koruyordu. Abim ise bana destek veren tek kişiydi. Çünkü abim liseye giderken namaz kılmaya başlamıştı ve o da bu sebeple babamla çatışma yaşamıştı. Bana bulduğu her fırsatta Allah’ı anlatıyordu. Yakacak, taş edecek, çarpacak olan Allah değil miydi bizim Allah’ımız? Hiç anlatmayarak ne de çok yanlış tanıtmışlar bize yaratıcımızı.
Ben 18 yaşına kadar açık giyinen, 3 ay boyunca sahil kenarında kaldığımız için okuduğum yazılarda hayal edilen özgürlük dediğiniz olguyu dibine kadar yaşayarak büyümüştüm. Fakat bir şeyleri öğrenmenin heyecanı geçmiş yaşantıma takılıp kalmaktan beni çekip kurtarmıştı. Merhameti sonsuz olan bir zatın karşısında ne kadarını yapsam kârdır diye çıktım yola. Pek tabii en başta bütün hayatım kısıtlanacak, kapana kısılıp kalacağım vesvesesi olmadı değil. Sonra dışarıya çıkıp etrafıma baktığımda “O kapalı kız kafede mi oturuyor? Hatta o kapalı kız bir erkekle mi konuşuyor? Bunlar evin içinde hapis değil ki. Peki ben neyin evhamını yaşıyorum?” diye düşünmeye başladım. Ailemizde tesettürlü biri olmadığı için doğal olarak sonsuz bilinmezliğin içindeydim. Kendimi zorunda da hissetmiyordum, aksine çok sevdiğim kimsenin benden arzusunu yerine getirmenin heyecanıyla geceleri uyuyamıyordum.
Derken o gün geldi çattı. Eteğimi giydim, başımı kapattım ve ağzım kulaklarımda koyuldum okul yoluna. Okulun kapısından girer girmez bütün bakışlar benim üzerimdeydi. En yakın arkadaşlarım dahi arkamdan “N’apmış bu?” diye konuşuyorlardı. O kadar heyecanlıyım ki hiçbirisi umrumda değil. Sonsuz arzu ve isteklerimi cevaplayacak zatın karşısında mezar kapısında beni terk edecek kişilerin sözleri havada uçuşup toz oluyordu.
Ferace giydim, siyah örtündüm derken asla yaptıklarım beni tatmin etmedi. Tabii insanız her anımızda kusursuz olamıyoruz. Namaz kılmanın ağır geldiği zamanlar da oldu fakat her zaman açtım okudum ve Allah’ı daha yakından tanımaya çalıştım. Sizin hikayelerinizde kendimi gördüm ve hikayemi okumanızı arzu ettim.
Arkadaşlar çok üzgünüm ama ailelerinize kızamıyorum, kabul ediyorum izledikleri yol çok yanlış. Bir şeyi baskıyla, zorla yaptırmak tabii ki de ters tepmesine sebep olacak. Fakat çok sevdiğiniz birini zarar görmekten korumak istersiniz, özellikle en sevdiğinizi. Anne ve babalar da öyle. Benim anne ve babam bilmedikleri için bana hiçbir şey öğretmediler, ben de onlara kızamıyorum. Nitekim babam vefat etti. Şu an burada olsa da keşke sizin gibi sinirlenip saydırabilsem, ama o ne biliyorsa bana o kadarını öğretti. Yüzmeyi, şarkı söylemeyi, enstrüman çalmayı… O hayatın zevkini onda bulmuştu ve benimle bunları paylaştı. Allah’a ibadet etmenin zevkini bir kere tadan birisi evlatlarına da bunu tattırmak ister.
Sonuç olarak ben de anne değilim. Sadece varsayımlarım bunlar, sizin hislerinizi de anlamakla birlikte doğru kaynaktan, doğru kişilerden bilgi almaya çalışmanızı tavsiye ederim. Size arkadaş olacak kişilerden, size nutuk çekecek dogma dayatacaklardan değil. Eğer benimle iletişime geçmek isterseniz size dost, kardeş, abla, arkadaş olmak isterim. İdeolojiniz ne olursa olsun hiçbirisini zerre umursamam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir