Erkekle basketbol oynamak istediğim için Kuran hocamız bana tutanak yazdırmıştı

Merhaba,

Burada benimle aynı kaderi paylamış olan bir sürü kadın gördüm, bu beni cesaretlendirdi ve bende sizinle hikâyemi paylaşmak istedim. Kısa bir uyarı yapıyorum hikâyem depresyon, anksiyete bozukluğu, panik ataklar, sosyal fobi, kendine zarar verme, intihar ve sosyal fobi içerir. hassas olanlar lütfen okumasın. Kısa ve öz yazmaya çalışacağım ama nereye kadar uzar bilemem.
Şu anda 20 yaşındayım, üniversite 1. sınıf öğrencisiyim ve İngilizce okuyorum. Küçüklüğümden beri dilbilimine çok ilgim var ve bir sürü dil öğrendim/öğrenmeye devam ediyorum.

Ortaokulda imam-hatip liselerinin tekrar açılmaya başlandığı dönemde aile zoruyla imam hatip ortaokuluna gönderildim. O zamanlar da içime kapanık bir çocuktum ancak okulumu seviyordum ve öğretmenimden ayrılmak istemiyordum. Yine de babam ağlata ağlata beni o okula gönderdi. Okul formaları ayak bileğine kadar etek şeklindeydi ve her giydiğimde mahalledeki arkadaşlarım bana gülerlerdi, utançtan kıpkırmızı olarak eve giderdim. O okulda ortamım pek iyi değildi, daha 6. sınıftayken erkek öğrencilerle basketbol oynamak istediğim için kuran hocamız bana tutanak yazdırmıştı.

7. sınıfta ilk reglimi oldum. Olduğum gün anlamamıştım ve anneme gösterdiğimde adet olduğumu ve gidip marketten ped almam gerektiğini ama adet görmeye başladığımdan dolayı markete başım kapalı gitmek zorunda olduğumu söylemişti. Henüz adetimin ilk gününde. anlayamıyordum pek o zaman ve annemden korkuyordum otoriter bir kadındı ve şiddet uygulama konusunda çekingen değildi. 7. sınıfa geldiğimde benim kapanmam için beni çok zorladılar. Kapanmak zorunda kaldım. Okulumun bahçesi evimizin balkonundan gözüküyordu ancak ben evden çıkarken başımı örtüp okula giderken açıyordum ve bunu bir süre tekrarladım. Bir gün evin önünde benden 3 yaş küçük erkek kardeşim başörtümü yaparken gördü ve anneme söyledi. İlginç bir şekilde, annem tamam istemiyorsan kapanma dedi ve 7. sınıfı böylelikle bitirdim.

8. sınıfa geçerken ki yazda artık tamamen kapanmıştım. O dönemde zorbalık gördüm, eve gelip sürekli ağlıyordum ama asla ailem ile paylaşamıyordum ve öğretmenlerim de umursamıyordu. O seneyi nasıl atlattım bilmiyorum ama hayatımın en berbat dönemiydi ve aynı zamanda dönüm noktasıydı. Bir şekilde liseye geçtim, yine imam hatip lisesi. Bu sefer bir tık daha mutluydum çünkü bana zorbalık yapan kişiler artık etrafımda değildi. Çok erken konuşmuştum, okulun ilk günü zorbamla aynı okula düştüğümü fark ettim ve dünyam başıma yıkıldı. Yine bana bulaşmaya çalışıyordu ama ben biraz daha olgun olduğumdan umursamıyordum ve en azından ayrı sınıflardaydık.

Bu sefer. 9 ve 10. sınıfta okulla ilgili pek kötü anım olmadı ancak aile açısından yine sıkıntılıydım annem yaşıtlarım gibi hanımefendi giyinmediğim için bana hep kızıyordu ve ben bu yüzden içime daha da kapanmıştım. Artık insanlarla konuşurken yere bakıyor ve kendimden utanıyordum. Böylelikle arkadaş yapmakta da iyi değildim ama gelip benimle konuşanlar oldukça konuşuyordum. 10. sınıfta artık bölüm seçme zamanımız gelmişti ve dil sınıfını tercih etmiştim. Sınıfta 15 kişiydik ve zorbamda benimle aynı sınıftaydı. İlk 2 ay beni mahvetti devamsızlıklarım çoğaldı ve derslerim acayip düştü. Her neyse iyi kötü bitirdim liseyi ve üniversite sınavına girdim. O güne kadar annem babam üzülmesin ve kızmasın diye açılmak istediğimden bir kez olsun bahsetmedim.

2020 YKS sınavında çok iyi yapamamıştım ve tercih zamanı çok stres yapmıştım. Tercih yaptığım gün ilk epilepsi nöbetimi geçirdim ve henüz ne olduğunu bilmediğimiz için bir sürü doktora gittik, psikiyatri dahil. Psikolojik bir bayılma olabileceğini söylediler ve ilaç kullanmam gerektiğini söylediler ancak ailem izin vermedi. Sen deli misin? Öyle bir şeye gerek yok gibisinden. En son nörolojiye gittik ve EEG çekilerek epilepsi teşhisim kondu. Doktorum çok iyi biriydi ve ailemi ne yapmamaları gerektiği konusunda uyardı ve stres odaklı bir epilepsi türü olduğunu anlattı. O günden sonra ailemin tavırları bana karşı değişti ve daha çok anlamlandırmaya başladılar. Ben de -çok iyi bir insan olmayarak- bunu fırsata çevirmek istedim ve yavaş yavaş kişiliğimi onlara açmaya başladım. Önce din konusundan girip İslamiyet’in kadını övdüğü konulardan kadınların ne kadar değerli olduğu fikrini onlara empoze etmeye çalıştım ayetler ve hadisleri kullanarak yaptığım için çok etkili oldu. Sonrasında siyasi görüşlerde, LGBT+ Komünitesi haklarında, nasıl onlardan farklı insanlara saygı duymaları gerektikleri konusunda onları yavaş yavaş eğittim ve bulduğum her krizi fırsata çevirdim.

Mezun senemde eve kapandım ve bir kere bile dışarıya çıkmadım, arkadaşlarımla da iletişimimi kestim. Bu süreçte intihar girişimleri ve kendine zarar verme konusunda çok kötü bir duruma gelmiştim ancak 2 kardeşimi asla üzmek istemediğim için mutsuz olduğumu hiç kimselere göstermedim. En sonunda bir gün babam erkek kardeşimi azarlarken ilk panik atağımı geçirdim ve acile kaldırıldım. Acil hekimleri beni psikiyatriye yönlendirdi ancak yine nafile ailem istemedi. Onun yerine bir hocaya gittiler ve fotoğrafımı gösterip bana bir dua yazdırdılar. Onu boynuma astım ve düzelmem için verilen süre kadar bekledim ama işe yaramadığını onlara söyledim. O süreçte bir nöbet daha geçirdim. Bir gün sinir krizi geçirip gün boyu ağladım ve o halimi annem gördüğü zaman sanırım vicdana geldi. Nasıl kendim gibi hissetmediğimi ve bu başörtüsüyle mutlu olmadığımı ona anlattım kızmadı ancak böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi ama yine de bakış açılarını değiştirebildiğim için iyi bir iş çıkardığımı düşünüyordum. Anksiyete ataklarımı ve diğer her şeyi onlardan gizledim ve ben hariç herkesin mutluluğunu öne koydum. Kendimi insanları memnun etmeye çalışan biri gibi hissediyordum.

2. kez üniversite sınavına hazırlandım ve İngilizce mütercim ve tercümanlık bölümünü kazandım. hazırlığı geçme sınavında speaking kısmına sosyal fobim yüzünden girmedim ve hazırlığa kaldım (pişman değilim). Oryantasyon günü danışman öğretmenime sosyal fobimden bahsettim ve bana karşı hassas olacağını söyledi. İlk 1 ay sınıfta kimseyle konuşamadım ama COVID sebebiyle maske olduğu için bir tık daha rahattım. Hazırlıkta sunum ödevlerim çok fazlaydı ve sunumlarımdan önce kaç kez panik atak geçirdiğimi hatırlamıyorum. Yine de öyle böyle zorlaya zorlaya yapıyordum hepsini. Derslerim çok iyi olduğu için ailem ilk kez benimle gurur duyuyor ve sonunda dermiş gibi bakıyorlardı suratıma. Ben de daha çok asıldım derslerime.

Yıl sonu sunumu ödevim vardı ve bu sunum ders notlarımın yüzde kırkını etkileyecek bir ödevdi artı olarak 100’den fazla kişiye konferansta yapacağım bir sunumdu. Anneme yalvar yakar lütfen psikiyatriye gidelim dedim ve derslerim söz konusu olunca bu kez kabul etti. Psikiyatri ilacımı yazdı ve 37.5mgdan başladım. Sonra psikoloğa gitmem gerektiğini söyleyince terapiye anlattım. Bu kendim olamadığım konusunu ona dıştan anlatınca ilk kez o zaman ne kadar zor büyüdüğümü anladım. 40 dakika boyunca ağladım ve anlattım sadece. İlk kez kendime haksızlık ettiğimi düşündüm. Ben de bir insandım ve herkes kadar istediğim hayatı yaşamaya hakkım vardı. O gün kendime dedim ki ister sövsün ister gömsün ister dövsünler yine de yapacağım dedim. Korkak olmak basit insanların işiydi. Korkak olursam hayatta hiçbir yere gelemez ve bana dayatılan şeyi yaşayacaktım.

Uzun lafın kısası, son sınavımı verdiğim gün anneme açılmak istediğimi ve artık böyle yaşayamadığımı anlattım, ağlayarak. O da ağladı biraz, ama benim için değil, kendi için. Bencildi işte ama yine de annemdi. nasıl mutlu olacaksan öyle yap dedi bana. İnanamadım önce ama gerçekten bunu söyledi. O gün o kadar özgür hissettim ki kendimi anlatamam. Babam öyle bir şey yaparsam küseceğini vs. söyledi ancak sonunda bir baba evladına ne kadar küsebilir ki diyip tek bir şart koydu. Akrabalarımın yanında kapalı rolünü sürdürmemi istiyordu. Kabul ettim çünkü empati yapabildim benim açık olmam demek onlara laf gelmesi demekti ve kendim için kimseyi üzmemeye karar verdim.

Bu yaz açıldım dostlarım. kuş kadar hafifledim ve daha mutlu hissediyorum kendimi. Hala antidepresan kullanıyorum ancak tedaviye daha olumlu baktığımdan sürecin daha hızlı ilerleyeceğini düşünüyorum. Kızlarım, lütfen korkmayın. Kendiniz gibi hissetmeme duygunuzu çok iyi anlıyor ve ne kadar berbat hissetiğinizi biliyorum, ama korkmayın. Üzüldüğünüz şeyleri geride bırakınca her şey düzelecek söz veriyorum. Herkes ilk önce kendini düşünüyor bu dünyada. Siz de öyle yapın. Hayatınızı yaşayın. Size güvenim tam. Sizinle çok gurur duyuyorum yerinizde başkası olsa bu kadar dayanabilir miydi sorun kendinize. Siz dünyanın en güçlü insanlarındansınız. İyi ki varsınız. Her zaman yanınızdayım ve elimden geleni yapmaya hazırım. Sizi çok seviyorum.

Comment (1)

  1. merhaba , çok zor ve ağır şeyler yaşamışsın ama en sonunda özgür olmana çok sevindim. harika bir bölüm okuyorsun, iş konusunda sıkıntı yaşamazsın ve kendi maddi özgürlüğünü kazandığında da dilediğin hayatı kurarsın. sevgiler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir