Boynumda bilemediğim bir elin sürekli boğazımı tuttuğunu hissediyordum

Merhaba,

İçimde bilemediğim, daha önce hiç tatmadığım bir his var. Sanki beni günden güne bu hayattan, bu dünyadan uzaklaştırıyor. Ben de bazılarımız gibi kendi kararıyla kapananlardanım, ama gel görelim ki tıpkı bazılarımız gibi, 13 yaşında sanki sağlıklı bir karar verebilecekmiş gibi karar verenlerden… Buradaki mektupları tek tek okuyorum ve çoğunuzun gördüğü zorbalığı ben açılmak istediğimde siz kadar görmedim. Çünkü onlar da zamanında verdikleri yanlış eğitimin farkına varmışlardı. Ben 23 yaşındayım. Tam 10 yıldır tesettür hayatımda. Ailem muhafazakar olmasına rağmen, ben başörtüyü bilinçli bir şekilde takmadım aslında. Tesettüre girmek benim fıtratıma uymuyordu. Babam kapanmam gerektiğini söylediğinde çok mutsuz olduğumu hatırlıyorum. İçten içe asla kapanmayacağımı biliyordum. Çok açık giyinmeye meyilli bir insan değilim yapım gereği. Zaten salaş, spor giyinmeyi seven biriyim, ama ne biliyim başörtü benim içimdeki gerçek beni yansıtmıyordu.

Yakın bir arkadaşımla birlikte annemin fikri ile kapanmıştık. Her şeye izin vereceklerine dair güven kazanma, biraz heves ve içten içe ailemin onayını almak vardı. Ama başörtüsüne hiç ayak uyduramadım, gizlice saçlarımı açtığım da olmuştu. Bir şeyleri gizli yapmaya başlayınca, artık ailem tarafından güvenilirliğimi tamamen kaybetmiştim ve onların isteğiyle, aynı zamanda yeniden ailemin güvenini kazanmak adına yatılı medresede kalmayı kabul ettim. İnanç konusunda inancı olan bir insanım. Bana göre bir insanı ayakta tutan umutları ve inançlarıdır, hayata devam edebilme gücü verir. İki senelik dini eğitim aldıktan sonra eve dönme kararı aldım, çünkü üniversiteye gitme kararı vermiştim. Kendimi yıllarca medreselere, Kur’an kurslarına adayacak takvamın olmadığını düşündüğüm için hafızlık yapmak istemediğimi aileme söyledim. Onlar da sağ olsunlar kararı bana bıraktılar.

Yatılı kalırken medresedeki hocalarımın telkini ile ferace giymiştim. Yaşımdan çok daha büyük gösteriyordum, eski arkadaşlarımla görüşmek içimden gelmiyordu. Eski tanıdıkları görünce içimde ezik bir his oluyordu ve eve döndükten 7-8 ay sonra feracemi çıkartıp eşofman takımı giymeye başlamıştım. Açık öğretim lisesini bir yandan okuyordum zaten ve 2018’de ilk sınava girdim. Gerekli bir altyapım olmadığı için sadece barajı geçmiştim. Ailemle tekrar konuşup dershaneye yazılmak istediğimi söyledim ve yazıldım. 2020 yılında üniversiteyi kazandım ve İstanbul’a gittim.

Başörtüyü çıkartma düşüncesi ilk 1 sınıfta başladı, ama kendime itiraf etmem tam 1 yılımı aldı. Dışarı çıkarken kombinimi yaptıktan sonra başörtümü takınca sanki bütün kombinim, bütün tarzım bozuluyordu. Dışarı çıkarken hep içimde mutsuz olma hissi ve çıkmama arzusu vardı. Yaz tatilinden sonra 2. sınıfa başladığımda vize haftamla birlikte ruh halim iyice tepetaklak olmuştu. Dışarı çıktığımda sürekli etrafa bakıp sorguluyordum, 3 çeşit cinsiyet var gibi geliyordu erkekler, kadınlar ve kapalı kadınlar. Her şey anormal gelmeye başlamıştı, tamamen akli dengimi kaybetmek üzereydim. Bunca yıldan sonra dini eğitim alan biri olarak bunun çözümünün sadece ölmek olduğunu düşündüm. Ama intihar etmek de günahtı. İki türlü de mutlu olmayacağımı hissederek yaşamak, mücadele etme isteğimi azaltıyordu. Artık arkadaşlarıma ayak uyduramayacak duruma gelmiştim. Boynumda bilemediğim bir elin sürekli boğazımı tuttuğunu hissediyordum. O kadar daralıyordum ki sebepsiz ağlamalarım başladı, kimseye diyemedim. Bir inanç uğruna kapalıydım, bunun ilmini de almıştım. Kendime bile itiraf etmekte zorlandığım bu durumu aileme açmak içimi bunaltıyordu. Ailem bana çok güveniyordu ve beni seviyordu. Eğer başörtümü çıkartırsam onlara karşı saygınlığımı yitirmekten korkuyordum, ara tatilde anneme genel ruh bozukluğumdan dolayı söylemek zorunda kalmıştım. Annem konuyu kapattırdı, gelip geçici bir durum olduğunu yansıttı. Tekrar İstanbul’a dönerken saçlarımı açmak istememem için makasla gelişi güzel çok kötü bir şekilde kestim ve ev arkadaşıma bile utancımdan bahsedemedim.

Utana sıkıla gidip kuaförde düzelttirmek zorunda kaldım. Bu kış da kabus gibi geçti. Yani ve bu yıl mezun oldum. Bu yaz staj yaparken yine zorlandım, ara ara insanlara bakıp kapalı olmama rağmen saçlarını açtığı için sırf yanacakları düşüncesi hiç mantığıma uymuyordu. Sürekli meal okuyan biriyim. “Hiç akıl etmez misiniz?” diyor Allah’ın sonsuz merhametine güveniyorsak ve saygı duyuyorsak kulun seçmediği bir hayatın ve cinsiyetin dezavantajları için cezalandırılması, bana yobaz kesimin safsatasından başka bir şey olarak gelmiyordu. Yani mantığım ve aklım bunu kabul etmiyordu. Uzun lafın kısası benim psikolojimi bozan ailemden ziyade işin manevi boyutuydu. Bütün bunların sonunda biraz pürüz yaşadıktan sonra annem de babam da karışmadı kararı bana bıraktılar. Kardeşimle beraber dışarı çıkacaktık ve açık çıkma kararı aldım. Başörtümü takıp takmamakta o kadar karasızdım ki bütün cesaretimi toplayıp aşağı indim. Rüzgar o an hem özgür hem tedirgin hissettirdi. Cesaretim biraz da kırıktı. O akşam yapamadım, geri döndüm ve yeniden taktım. Birkaç gün sonra 10 yıldan beri yaptığım alışkanlığı tamamen bıraktım. 4 gündür başörtüsünü takmıyorum ve kendimi tedirgin hissettiğim için, alışma sürecindesin geçecek, normalleşecek diye kendime sürekli telkin veriyorum. Sanırım 2 senedir sürekli hayalini kurduğum saçlarımı rüzgara kavuşturma hayali aynı zamanda bedel ödetip, bu süreçte beni yıprattığından dolayı, büyüsünü kaybettirdi. Ama alışıp şok etkisini üzerimden atacağımı biliyorum. Her şeyin çok güzel olacağına inancım tam. Ne olursa olsun biz özgür ruhlu kadınlar olarak özgür olmayı hak ediyoruz. Bir kuş kadar hafif olmanız dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir