Psikolojik Sağlık Röportajı

Yaşın ve cinsiyet beyanın Bu soruya cevap vermek zorunda değilsin.


1. Cevap vermek istemiyorum.
2. Kadın
3. Kadın
4. Kadın


Hadi kendine takma bir isim koy.


Nursema:
Merve:
Aycan:
Sevgi:


Tanılı bir psikiyatrist hastalığın var mı? Varsa nedir? Bu soruya cevap vermek zorunda değilsin?


Nursema: Şizofrenim var.
Merve: Depresyonum var, ilaç kullanıyorum.
Aycan: Mutlaka bir şeyler vardır, ama ben bilmiyorum.
Sevgi: Hayır yok.


Kendini psikolojik olarak sağlıklı hissediyor musun?


Nursema: Hayır.
Merve: Hayatta kalmaya çalışıyorum daha çok. Sağlıklı hissetmek bana çok uzak, çünkü asıl savaşım yaşamaya çalışmakla.
Aycan: Bu ülkede bunun mümkün olduğunu kim söyleyebilir?
Sevgi: Hayır.


Psikologlarla veya psikiyatristlerle veya sağlık sisteminin kendisiyle (çok kısa görüşmeler, randevu bulamama, aynı doktora kontrol randevusu alamama) sorun veya kötü deneyim yaşadın mı? Yaşadıysan bunlar nelerdi?


Nursema: Çok fazla yaşadım. Yaşadığım en büyük sorun doktorların nasıl hissettiğimle ilgili benim sözlerime ve fikirlerime hiç önem vermemesi, ezberci yaklaşımları. Randevu bulamama sorununu da çok fazla yaşıyorum. Bir kere muayene olduğum doktor hasta olmadığımı, internetten belirti ezberleyip doktora geldiğimi ima etmişti. (O zamana kadar beni gören her doktorun hemfikir olduğu hastalığım konusunda) Aslında devletteki doktorlarla çok fazla sorun yaşıyorum. Dinlemiyorlar, önemsemiyorlar. Mesela ben kötü hissettiğimde bana endişelenecek bir şey olmadığını açıklaması gereken doktor bana yargılayıcı, öfkeli bi tavırla yaklaşıyor. Karşısında bir hasta değil de sağlıklı bi insan varmış gibi bi muamele gösteriyor. Doktorlar hastalara karşı çok fazla tahammülsüz.

Merve: Başörtümü açmak istediğimi söylediğimde ailem beni bir psikoloğa yönlendirdi. Buna çok sevinmiştim, çünkü daha önce psikoloğa gitmek istediğimi söylediğim halde beni dinlememişlerdi. Gittiğim psikolog, psikolojimi namaz kılarak ve tövbe ederek düzeltebileceğimi söyleyince neyin içinde olduğumu anladım. Psikoloğa gitmeyi de bıraktım. Kendi bulduğum bir psikiyatriste gittim, yaşadıklarımı anlattım. Depresyon tanısı aldım. Antidepresan verdi. Ne yazık ki ailem tedavimi engelledi. İlaçlarımı bulup imha ettiler. Beni zehirliyormuş ilaçlar.


Aycan: Bizim ailemizde psikiyatriste gidene deli gözüyle bakarlar. Zaten ailem aşı ve ilaç karşıtı. Böyle bir deneyimim hiç olamadı.
Sevgi: Psikolog veya psikiyatristlere hiç gidemedim. Ailem çok karşı böyle şeylere, ama isterseniz size cinci hoca maceralarımı anlatabilirim.

Dini ve dini ritüelleri, dine dönmeyi iyileşmen için gerekli olduğunu söyleyen, tebliğci bir psikolog ya da psikiyatristle karşılaştın mı?


Nursema: Hayır, böyle bir deneyimim olmadı.
Merve: Yukarıda anlattığım gibi oldu. Birlikteliğimiz bir seans sürdü.
Aycan: Hayır karşılaşmadım.
Sevgi: Hayır.


Ailen veya yakın çevren doktorun verdiği ilaçları almanı engelledi mi ya da almaman yönünde telkinde bulundu mu veya sorununun tek çözümünün dine yönelmen olduğunu ifade ettiler mi?


Nursema: Evet. Çok uzun süre ilaç kullanmama engel oldular, bırakmam için kavga ettiler, bana cin girdiğini söylediler. Psikolojik şiddet uyguladılar. Hasta olduğuma inanmadılar.

Merve: Tedavi olmamı engellemesinler diye uzun süre hastalığımı ve ilaç kullandığımı onlardan gizledim. İlaçlarımı bulurlar diye arkadaşıma bırakıyordum, ona gittiğimde içiyordum. Gitmediğim zamanlarda ilaçlarımı içemiyordum ve bu da depresyonumun ilerlemesine neden oldu. Ayrıca “Bir vakit namaz kılmıyorsun, açıp Kur’an okumuyorsun, nasıl hissetmeyi bekliyorsun, Allah sana neden yardım etsin.” gibi depresyonumun sebebini dinden uzaklaşmam olarak gösteren cümleler de duydum ailemden.


Aycan: Ailem psikiyatriste gittiğimi öğrense çok büyük tepki gösterir. Böyle bir tepki yaşamadım, çünkü zaten bizim ailemizde ilaç içenler delidir. Bir de cin meselesi var. Annemin MS’i var ve psikolojik olarak iyi değil. Sürekli hastalığını inkar ediyor ve bana cin dadandı diyor. Psikolojimin iyi olmadığını söylesem belki bana da, sana cin girdi diyecek. Güçlü olmaya çalışıyorum.


Sevgi: Bunu sorduğunuz için cinci hoca maceramı anlatacağım. Benim dini yeniden tanımaya başladığım bir dönemdi. Sürekli farklı ekollerden insanları okuyordum. Sonra bir noktada sorgulamaya başladım. Ben Kur’an müslümanıyım, yani hadisleri reddediyorum. Sonra örtünme ayetinin yanlış yorumlandığını anladım. Bunu aileme ifade ettim. Benim delirdiğimi, cinlerin musallat olduğunu söylediler. Bunu deme nedenlerinden biri de çocukluğumdan beri var olan uyurgezerliğim. Oysaki bu yeni bir şey değil. Beni bir hocaya götürdüler. Hoca buna ilmek ilmek büyü yapılmış dedi. Annem “Kaç ilmek yapılmış hocam?” deyince beni bir gülme aldı. Zaten “cinli” olduğum için orada normal karşılandı. Sonra annemle birlikte 40 ilmeğe nas felak okuyarak büyüyü şutladık ya da annemler öyle sanıyor. Onlara “düzelmiş” gibi davranıyorum artık, ama ben hala elhamdülillah Kur’an müslümanıyım.

Devletin psikolog hizmetine ulaşabiliyor ve düzenli terapi alabiliyor musun?


Nursema: Hayır.
Merve: Hayır, ne ulaşabiliyorum ne de düzenli terapi alabiliyorum.
Aycan: Hayır.
Sevgi: Hayır.

Eğer sağlıklı hissetmiyorsan sence bunun kaynağı ne? Ailen mi toplum mu yoksa genetik aktarım mı veya bunların hepsi mi?


Nursema: Bence hepsi. Bence bizim durumumuzdaki insanlarda aile çok büyük bi etken. Evet benim bu hastalığa genetik yatkınlığım olabilir ama psikozlarımı alevlendiren onların bana dayattıkları hayattı. Mesela başörtü taktığım zamanlarda başörtülü halimden nefret ettiğim için dışarı çıkmak istemiyordum, aylarca okula gitmediğim oldu. Sürekli bir odanın içinde, dışarı çıkıp hava bile alamayan, sosyal izolasyona maruz kalan bir insanın hastalığının alevlenmesi çok şaşırtıcı bir durum değil. Tabii ki genetik yatkınlık söz konusu ama ailelerin bizi ittiği şartlar da bunu çok fazla tetikliyor diye düşünüyorum.


Merve: Ben küçük bir ilçede büyüdüm ve toplumun yani “el alem”in hayatımıza etkisi çok büyüktü. Örneğin lisedeyken bi sapığım vardı, beni takip ederek evimi, okulumu öğrenmişti ve her gün okulumun önüne geliyordu. Ben onu göndermeye çalışırken aklımdaki tek şey ya onunla konuşurken bizi yan yana birisi görürse ve babama söylerse’ydi. Çünkü babamın birinden böyle bi şey duyduğunda beni suçlu bulacağını belki beni okuldan alacağını biliyordum. Burda hem toplum hem aile baskısıyla ben o sapıktan 1 seneden fazla süre kurtulamadım, kimseye bi şey anlatamadım. Bence bizim şanssızlığımız (genetik aktarım hepimiz için geçerli olmasa da) diğer ikisinin ve bazen üçünün bir arada bulunması ve birinden kaçarken diğerine yakalanmamız. Hepsiyle aynı anda savaşmak çok zor ve biz bunu yapmaya çalışırken yapayalnızız. O yüzden birbirimize tutunmak, birbirimizden güç almak en büyük şansımız bence.


Aycan: Büyük oranda ailem. Toplum ailemi etkiliyor evet, ama iyi bir aile çocuğunun sağlığının yerine toplumun söylediklerini koymaz. Beni ittikleri karanlık onların seçimi. Toplumun değil. Devletle ilgili çok konuşmayacağım. Başımız durduk yere belaya girmesin.


Sevgi: Devlet ve aile. Yıllarca devletin propagandasıyla ailem her yıl daha da muhafazakarlaştı. Bunda cemaatlerin de etkisi var. Benim aile bir yere bağlı. Onlar ne derse gözünün içine bakıyorlar.

Bize taleplerini anlat. Devletten, ailenden, sivil toplum kuruluşlarından ve çevrenden ruhsal sağlığını kazanmak ve sürdürülebilir kılmak için ne talep ederdin?


Nursema: Ailemden, hasta olduğumu kabullenmeleri. Çünkü dışarıdan öyle görünmese de içerden hâlâ kabullenebilmiş değiller. Karşılarında hasta bir insan olduğunu kabul etseler her şey benim için daha kolay olacak. Devletten, tabii ki sağlık sisteminin değişmesi. Doktorlara kızıyorum, ama onlar da kısa süre içerisinde çok fazla hastaya bakmak mecburiyetindeler. Bunun değişmesi gerekiyor Çevremden bi beklentim yok çünkü beklentilerimi karşıladıklarını düşünüyorum. STK’lardan, bizi görmelerini. Aileler bizi sadece dini konularda baskılamıyor, konuştuğum çoğu arkadaşımın psikolojik sorunları var ve ailesi doktora götürmediği/gitmesini istemediği için tedaviye ulaşamıyorlar ya da yeterli verimi alamıyorlar. Bu konunun daha görünür olmasını isterdim.


Merve: Bu soru üzerine çok düşündüm ve bir şeyleri talep etmeyeli uzun süre geçtiğini fark ettim. Taleplerim şunlar. Devlet psikiyatristlere gitmenin normal olduğuna dair kamu spotları yapabilir. Ailemden hastalığımı ve isteklerimi anlamalarını isterdim, ama bu bir hayal. Asla değişmeyecekler. Diğer sivil toplum kuruluşlarını bilmiyorum ama Yalnız Yürümeyeceksin’den talebim bizimle görüşebilecek psikologlar bulmaları. Bu arada devletten bir talebim daha var. İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar imzalayabilir misiniz?


Aycan: Düşmanınızdan ne talep edebilirsiniz ki? Tek amacınız düşmana karşı güçlenmek olur. Benim için durum bu.


Sevgi: Kılıçdaroğlu aday olmasın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir