Merhabalar. Yine bu sitenin derinliklerine girdiğim bir gün kendi hikayemi yazma isteğiyle dolup taştım. Belki böylelikle sona erer içimdeki bu yanan alev. Okuduğum hikayelerdeki gibi bir başörtüsü öyküm yok.
Ailem muhafazakardır, haliyle küçükken ben de dinle çok ilgiliydim. Oyun gibi gelirdi bana. Başarıya aşık biri olarak bu konuda da en iyisi olmaya çalışır dururdum. Çok da başarılı bir eğitim öğretim hayatım oldu. Ailem bana bayılırdı. Fakat giyim kuşam hep bir problem konusuydu. Liseye kadar hiçbir sorun yokken sonrasında giyimime karışmaya başladılar. Her şey lise için forma alışverişine gittiğimiz gün başladı. Babam benim için seçtiği eteği fazla uzun bulduğum için reddedince kavga çıkardı. Okula erkekleri tahrik etmeye mi gidecekmişim. Erkeklere bacaklarımı mı açacakmışım vs vs. Yıllarca travma yaratan bu ve benzeri birkaç cümle. Başta reddettim fakat okula gittikten sonra tüm kızları etekle görünce razı oldum o eteği almaya. Serviste kıvırıp istediğim şekilde giyiyordum. İnsanlar bunu dalga konusu veya cringe buluyorlar ama izin yoksa gizlemek var. Bir şekilde kendim olmam lazım yoksa yaşayamam. Böyle başladı ailemden gizli bir şeyler yapma serüvenim. Ta ki ilk yılın sonunda dersane hocamın beni babama ispiyonlaması ile erkek arkadaşımın varlığının ortaya çıkışına kadar…
O gece öleceğimi hissettim. Daha doğrusu öldürüleceğimi. Çok garip değil mi bu hissi biliyor olmam. Bir gün sürdü evdeki kavga kıyamet. Okuldan alma tehditleri, ölüm tehditleri… Ertesi gün okula gitmeye tenezzül dahi etmemiştim. Araya hafta sonu girmişti zaten. Pazar günü özür dilememle ve bir daha böyle bir şey olmayacağını söylememle affedilmiştim.
24 yaşındaki beni, şu an dahi yaralayan o korku sadece 1 gün içinmiş. Pazartesi okula gideceğim sabah babam bana rapor kağıdı verdi. Meğer gitmediğim gün için sağlık ocağından hasta raporu almış. Her şey benim gözümü korkutmak içinmiş. Başarılı oldular da. Sonraki senenin başında abim öğrendi bu durumu. Hayatımın en büyük travması olur kendisi. Yediğim tokadı unutamam. Annem buz koymuştu iz kalmasın diye bir taraftan da beni çimdiklerken. O da ertesi gün gelip öptü ve özür dilememi istedi. Her şey benim iyiliğim içinmiş vs. Anlık sinirlerinin acısını yıllardır rüyalarımda çekiyorum. Bir dönem boyunca telefonsuzdum. El koymuştu abim. Ondan sonra da düzenli olarak telefonumu ister ve kurcalardı. 1 sene sürdü bu huyu. Sonra bıraktı. Ama ben hâlâ abimin evine gideceğim zaman her şeyi silerim.
O iki sene boyunca okul ve ev dışında dışarı çıkmadım asla. İzin vermedikleri için değil, izin almaya korktuğum için. Son senemde dershaneye başlayınca işler değişti. Abim şehir dışına taşınmıştı. Ailem de zaten eski haline dönmüştü. Bana bayılan taraflarına, iyi bir sınav derecesi bekledikleri için. Ama ben yıllar sonra gelen bu özgürlüğün tadını çıkarmaktan doğru düzgün ders bile çalışmamıştım. Tıp istediğim için bir sene mezuna kaldım. Ardından tıp kazandım ve üniversite macerası. Üniversiteyi o abim kendi şehrinde okumamı istemişti. Zaten gelmez diye yazmıştım ama orayı kazandığım gün acillik olmuştum. Bana hayati zehir eder korkusundan. Fakat farklı ilçelerde olunca beklediğim gibi olmadı çok şükür. Beni bıraktıkları ilk günün akşamında hayatımda ilk kez akşam vakti dışarı çıktım kendi başıma. Onlardan gizli edindiğim makyaj çantamla 🙂 Ardından istediğim gibi alışveriş yapıp, istediğim gibi giyindim. İstediğim kişi oldum.
Ben, ben halime o kadar güzel ve mutluyum ki. Ama ailemin yanına döndüğümde ilk zamanlar eski halime dönüyordum. Yavaş yavaş alıştırdım onları. Hâlâ mini giyemem ama etek giyebilirim mesela onların yanındayken. Beni sevdiklerini biliyorum, ama yine de kendim gibi değilim onlarlayken. Onlarla onların istediği gibi biriyim. Belki de beni sevme nedenleri budur. Ama artık bu savaşı vermiyorum. Zaten ailemle de yaşamıyorum. Varsın beni öyle bilsinler. Çok sevdiğim Zenne filminde geçen bir söz var: “dürüst olmak mı, hayatta kalmak mı?”. Gece yatağında ağlayarak babasının onu öldürmeye geleceğini sanan bir kız çocuğu olarak hayatta kalmayı seçtim. Onların himayesi altından gideceğim güne kadar, maddi bağımsız olacağım güne kadar…
Benim kaçış yolum iyi bir öğrenci olmaktı. O yüzden sevgili okurlar, kendi kaçış yollarınızı aramaya koyulun ve hayatta kalmaya çalışın. Kimseye dürüstlük borcumuz yok.