Merhaba. Ben N. Aslında sadece babam bana böyle seslenir, hayırlı bir isim olduğu için… Gerçek adımı sevmez ama aslında ben çok severim. Onun seslendiği ismimden hem nefret ederim, hem de çok severim. Bana özel davranıyormuş gibi gelir, öyle olmasa da. Hep öyle hayal ederim, üzülmemek için. Hep beni kabul edeceğini hayal ederim, üzülmemek için. Ne olursa olsun, onun küçük kızı olduğumu unutamayacağını hayal ederim hep, yine üzülmemek için. Ama zaten mesele de bu, hep hayal ederim. Beni sevdiğini bilsem de yeteri kadar sevmediğini bildiğim için bir tarafım hep acı içinde devam etmeye çalıştığı için hep hayal ederim ben. Saçlarımın rüzgarda uçuştuğunu da hayal ederim hep. Kimse beni yakalayıp, kötü söz söylemez diye hayal ederim. Kendime değer verdiğimi hayal ederim, güzel hissettiğimi hayal ederim, gerçekten bir genç olduğumu hayal ederim. Bu dünyanın aslında tüm bunlar üzerine kurulu olmadığını hayal ederim ve sonra tekrar uyanırım bu kâbusa. Resmen bir hayvan iç güdüsüyle, karşı cinse bir avmışız gibi bize muamele yapan bu kâbusa uyanırım yine ve hiç hissedemediğim kadar da kötü hissederim her seferinde. Göğsümün üzerinde tonlarca taş var gibi, nefesim kesilmiş gibi. Benim ve benim gibi olan sizlerin bu kâbus hissi veren hikayelerimiz de böyle başladı zihnimde dönmeye. 6. sınıfın yazında… Neşe dolu bir çocukken soktum ben hayatıma bu düşüncelerin kaynağı olan tesettürümü. Başlarda ne kadar istekli olsam da, babamın dünya üzerinde en çok sevdiği kişi olmak için sonradan saçımı örüyorum, yandan topluyorum, rimel sürüyorum diye birilerine kendimi göstermeye çalışma çabam olduğu sanılarak eşek sudan gelinceye kadar dayak yedikten bir gün sonra okula giderken başladı başörtüm benimle bu yola. Böyle anlatınca gülesim geliyor aslına bakarsanız, ama sadece çok canım yandığı için gülmek istiyorum. Hayatımın hiç böyle gideceğini düşünmediğim ve böyle boktan bir hale geldiğini gördüğüm için kahkalar atasım geliyor aptallığıma ve bu toplumun da aptallığına.
19 yaşımdayım artık ve bu zamana kadar pek gerçek arkadaşım olmadı maalesef. Sanalda çok insanla konuştum, ama orada da yaşadığım tek şey ne kadar eksik olduğumu fark etmemdi. Herkesin her şeyden haberi vardı ve her şeyi yaşıyordu. Her şey dediğim de aslında bana göre her şey ve başkaları için çok basit şeyler.
19 yaşına kadar bunların verdiği bir psikolojik sıkıntıyla geldim. Daha doğrusu sürükledim kendimi zorla bu yaşıma. Çünkü ben hep yaşamak istedim ve hep hissetmek istedim. Kalbim her zaman olmasa bile bazen pır pır atsın istedim. Başım boktan çıkmayacak olsa bile huzurumun olacağını hissedeyim istedim. Birilerine sarılabilmek istedim hatta. Cidden anlaşılsın istedim neden bu kadar midemin bulandığı konusu. Neden ağlamaktan kusasım geldiği anlaşılsın istedim. Aynada kendime baktığımda midemin üzüntüden ağzıma geldiği anlaşılsın istedim, ama erken mi konuşuyorum bilemem. Ama 19 senedir bir kere bile anlaşılmadı. Ölemedim, yaşayamadım da.
Bu sene üniversiteye girdiğimde ve farklı bir şehirde saçlarımı açmamın beni üzdüğü gerçeği bardağımı taşıran son damla oldu. Hiç bu kadar ezmemişti beni ruhum 19 senedir. Artık düşünmemek için sadece tüm gün yurtta uyudum, okulumdan kaçtım ve aileme de her şey yolundaymış gibi yaptım ama çoktan sınıfta kaldım ve şimdi onlara söyleyemiyorum da. Her şey, benimle ilgili her şey sadece berbat hissettiriyor ve bunları yazarken kalbim ezilmesine rağmen tek damla göz yaşı da dökememek de berbat hissettiriyor yine. Ne yapacağımı bilmiyorum. Okuluma baş örtümle gitmek istemiyorum. Tüm bunlar için, hayatımın her bir parçası için çok alakasız bir karakterim ben. Bu rol bana göre değil. Ben ikili yaşayabilecek biri değilim. Ben sürekli korku, stres ve üzüntüyle tüm ruhunu kül etmek isteyen biri değilim. Ne yapacağımı bilmiyorum artık gerçekten. Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Açıklamak istemiyorum. Onları da, kendimi de üzmek istemiyorum. Bunun gerekli olup olmadığını da bilmiyorum ve her gün yalvarıyorum Tanrı’ya beni duyması için, ama 19 senedir bana hiç karşılık vermedi. Umarım sizler tüm bunlar için cevap alırsınız ve benim ruhuma da biraz huzur katarsınız.
“Cidden anlaşılsın istedim neden bu kadar midemin bulandığı konusu” için bir yanıt
Bunu yaptım ve çok pişman oldum hemde 43 yaşımda 5 yıl kapalı kaldıktan sonra bu duygularla açıldım 3 defa açık çıktım sonra meme kanseri oldum kemoterapi akınca zaten açmak isteyeceğim bir yer kalmadı geri kapandım sma hastalık sürecinde sadece dini sohbetler dinledim odamda ve açıldığıma çok pişman oldum hiç açılmamış gibi kapalılığa devam ettim şimdi gönülden kapalıyım dini konuları hikmetlerini öğrendikçe en keyif aldığım şey haline geldi ibadet ve İslamın gereklerini yerine getirmek içeriği bilmemekten kaynaklı olduğunu düşünüyorum