El kadar çocukken annem bana “evin küçük annesi” olduğumu tembihlerdi

Benim adım Elif. 17 yaşındayım ve tam 5 yıldır kapalıyım. Ailemin en büyük kız çocuğuyum. Çocukken diğer akranlarımdan biraz daha erken başlamıştım gelişmeye. Bu sebepten ötürü her zaman bedenimden nefret etmişimdir.

Annem erken gelişmeye başladığımı fark edince beni hor görmeye başlamıştı. Bunun sebebini benim aklımın çok pis olduğuna ve benim iğrenç bir insan olmama bağlıyordu. 8 yaşında bir çocuk nasıl oluyorsa bu sıfatlara uyabiliyordu onun gözünde.

Çok erken bir yaşta şortlar, kısa kollu giysiler yasaklandı bana. 8 yaşımda annem bütün erkeklerden korkmam ve kendimi sakınmam gerektiğini öğretti. Ben en büyük kız olduğumdandır, annemin cefasını çeken oldum hep. Bana şortlar ve kısa kollular 8 yaşımda yasaklanmıştı, ancak kız kardeşim 13 yaşlarında bile annemden tek laf işitmeden, rahatça giyiyordu istediğini.

Ben ilkokulda el kadar çocukken annem bana “evin küçük annesi” olduğumu ve ondan sonra evdeki herkese bakmanın benim yükümlülüğüm olduğunu tembihlerdi. Ancak abilerim 20’li yaşlarındayken bile annemin gözünde onların ev için ekmek almak dışında bir sorumlulukları yoktu, olmadı.

Bunlara rağmen ben çocukluğumdan beri hep annem mutlu olsun, beni sevsin diye uğraştım. Başımı kapatırken kendimi bununla avuttum, annem mutlu olacak en azından. Kapandığım ilk günden beri kendimi bununla susturdum.

İlk zamanlarda, belki başörtüsüne bakışım değişir, istekli takmaya başlarım diye düşünerek dine sarılmıştım. Kısa da olsa bir süre gözlerim kapalı sımsıkı bağlanmıştım İslam’a. Ancak ben çocukluğumdan beri dini mantıklı bulmamış bir insanım ve bir noktadan sonra düşüncelerime dur diyemedim.

Eskiden hep “Keşke dur diyebilseydim” diye düşünürdüm. Keşke Müslüman olsaydım da yükü bu kadar ağır olmasaydı. Keşke aklım olmasaydı da hiç sorgulamasaydım. Keşke erkek olsaydım da bunların hiçbiri başıma gelmeseydi. Keşke başka bir aileye doğsaydım da mutlu bir hayatım olsaydı. Ancak bu keşkeler beni son bulmaz bir hüzüne götürmekten başka bir şey yapmadı.

Uzun yıllar sadece “keşke” dedim, başkalarının hayatlarına baktım, imrendim. Artık harekete geçmenin vakti geldi. Çok çalışıyorum ki iyi bir üniversiteye gidip, ailemden kopabileyim. Çok çalışıyorum ki yakın zamanda rüzgarı saçlarımda hissedebileyim. Çok çalışıyorum ki onca baskıdan kurtulabileyim. Adım gibi eminim, kazanan ben olacağım.

Comments (3)

  1. Ne olursa olsun bırakma kendini

  2. Umarım en yakın zamanda rüzgarı saçlarında hissedersin ve kendi ayakları üstünde duran dileği gibi yaşayan bir kadın olursun…

    Boğaziçi Üniversite öğrencisi 🙂

  3. Aynı hayatı yaşıyoruz galiba 🙁
    Ama bir gün bizde rüzgarı saçlarımızda hissedeceğiz, umudunu kaybetme 🤍

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir