Ben buralarda olmak istemezdim aslında. Şu yılda şu zamanda insanlar neler yapmışken ben bu konuyu çaresizce burada konuşmak istemezdim. Ama coğrafya bazılarımızın değiştirilmesi çok zor kaderi ne yazık ki.
Hikayeme gelince -tabi ki zorla kapatılma hikayem-. Ben köyde doğdum büyüdüm ve ortaokulda İstanbul’a taşındık. Çok kültür farkı oluşmuştu ailem ve arkadaşlarım arasında. Daha ortaokulda benim pantolon giymem sülalenin alakalı alakasız her üyesi tarafından eleştiriler alıyordu. Onu sonradan kapatamazsınız bu gidişle diye. Bu baskılar yüzünden kendimi kapanmak istiyorum diye içten içe alıştırdım yani istediğime ikna ettim kendimi.
Sonra ortaokul bitince dışarı çıkarken babam başını ört dedi. Örtmeden çıktım sonra beni geri gönderdi eve örtmeden gelme diye. Ağlaya ağlaya kapanmıştım. Sonra aradan epey zaman geçti. Saçlarımı görmezden gelerek bu duruma alışmıştım sanırım. Taramıyordum bile saçımı. Saç maşamı atmıştım mesela. Sonra bütün bunlar dank etti. Neden mecburum diye? Neden ben istememişken bu kalıba sokulduğum için böyle devam etmek zorundayım diye? Başarabilecek miyim bilmiyorum ama bu iş sadece kafandan başörtüyü atmakla olmuyor. Aile, çevre bunları önemsememek için kendi hayatını sağlamlaştırması gerek insanın. Ben de bunun için savaşıyorum. Çok canımı yakıyor kuzenlerimin saç modelini annem beğenip bana anlattığında. Ya da birinin açık olmasını tercih meselesi deyip bu anlayışı bana göstermemesine. Çok imreniyorum normal tişört eşofmanla dışarı çıkabilenlere, salıncakta saçlarını savurabilenlere.
“Çok canımı yakıyor kuzenlerimin saç modelini annem beğenip bana anlattığında” için bir yanıt
gerçekten son cümle çok canımı yaktı aynısını yaşıyorum çünkü