Meğerse annemin benim kapanmaya devam etmemi istemesinin dinle bir alakası yokmuş

Merhaba, ben Fatma. 11 yaşında kendi isteğimle kapandım. Kapanmamın 2 nedeni var. 1. gittiğim Kur’an kursunun beni etkilemesi. 2. o dönemdeki kapanma modası (Tanıdığım, tanımadığım herkes kapanıyordu o zamanlar. Yani biraz özentiyle kapandım). O zamanlar, haliyle çocuk olduğum için neden kapanılması gerektiğini araştırmadan, dogmatik bir şekilde, biraz heves, biraz da modayla kapanmaya karar verdim. Sonra herkes beni takdir edip durmuştu falan, derken zaman geçti ve ben 13 yaşına geldim. Sizin de tahmin edeceğiniz üzere, artık kapanmak istemiyordum. Tabii bunu anneme söylemeye biraz çekindim. Çünkü onun bunu çok dindar bir insan olmasından dolayı kabul etmeyeceğini düşündüm. Gittikçe açılma isteğim arttı. Artık kapalı halimin gerçek ben, gerçek Fatma olmadığını iyici anlamıştım. 3-4 ay geçti ve cesaretimi toplayarak anneme açılmak istediğimi söyledim. Beklediğim tepkiyi de aldım. Bana asla başımı açmayacağımı söyledi. Babam eve gelince olayı babama da anlattı. Babamın benim kızsal meselelerime karışmadığını ve dindar biri olmadığını bildiğim için babamın buna karışmayacağını düşündüm. Ama yanılmışım.

Neyseki, bu isteğimi öğrendiğinde annemi savunur nitelikte 1 dakikalık bi’ nutuk çekti ve ondan sonra da bununla ilgili hiçbir şey söylemedi. Ama annem bunu çok önemsedi. Biz toplam nüfusu 40.000 civarı olan küçük bir ilçede yaşıyoruz ve bazı büyüklerim şehirde yaşadığı için ara sıra oraya gideriz. Ben anneme açılma isteğimi anlattıktan birkaç gün sonra da şu kadınların yaptığı gün nedeniyle şehre gittik ve orada otobüsün içine haliyle kapalı bindim. Sonra eşarbımın, daha doğrusu “eşarbın” önünü biraz gevşettim. Sonra da yavaş yavaş çıkardım. Ama annem otobüste ya da ondan sonra hiç kızmadı (Bunun nedenini de birazdan anlatacağım). Her neyse, artık gün yapacağımız eve vardık. Bilirsiniz, misafirlikte tanısanız da tanımasanız da ilk önce büyüklerin eli öpülür, tokalaşılır falan filan. İşte, tam herkes bunu yaparken elini öptüğüm kadın, diğerlerine belli ettirmeden bana “baskı altında kalma” dedi. İşin garip tarafı, bu kadını ilk defa görüyordum. Öz annem bana bu mahkumiyeti yaşatırken daha adını bile o gün öğrendiğim bi’ insanın böyle bi’ şey demesi doğal olarak beni derinden etkilemişti.

Hatta bu olayın yaşanma tarihini bile hala aklımda tutuyorum: 14 Eylül 2019. Hatta ve hatta kapalı olmanın bende yarattığı duyguları özel olarak anlattığım günlüğüme de bunu yazmıştım. Ben bu olayı böyle uzun uzun anlattım ama bu gizli destekle beni anlayan en azından birinin olduğunu öğrensem de bunun bana pratikte bi’ faydası olmadı. Zaten bunu yapacak cesaretim de yoktu. Hatta o kadının bana verdiği 5 saniyelik desteği de hatırladığını sanmıyorum ama yine de eğer bu yazımı görürsen ve beni hatırlarsan, sana çok teşekkür etmek istiyorum R***** Teyze. Tabii, sonra ilçeye dönünce yine saçımı göstermemekle birlikte gerçekliğimi, özümü de göstermeyen başörtüsü adlı nesneyi takmayı devam ettim. Annem baskının doruğuna öylesine çıkmıştı ki bir gün balkona başörtüsüz çıktığımda bile “Bu baş açılmayacak” deyip beni zorla içeriye aldığını hatırlıyorum. Sanki vücudumun bir parçası değil de bir eşyaydı “bu baş”. Her neyse bundan sonra ilçede kapalı, şehirde kısmi olarak açık olmaya devam ettim (Hala da böyle). Bunu anlamam biraz zaman aldı ama geç de olsun anladım: Meğerse annemin benim kapanmaya devam etmemi istemesinin dinle bi’ alakası yokmuş, sadece yaşadığımız yerdeki insanların ve akrabaların beni -pardon, annemin kızını- övmeye devam etmesini istemesiymiş.

Bilmiyorum, belki dini de önemsiyor olabilir ama öyle olsa bile elalemin benim hakkımda ne düşüneceği düşüncesi daha ağır basıyor onun için. Kısacası, sırf istemediğim bir giyim tarzından dolayı annemi gururlandırmak için ben bir türlü ben olamıyorum. Elbet bi’ gün üniversiteye gidip maddi olarak kimseye bağımsız olmadığım zaman açılacağım (Zaten şu anda hep bunun için ter döküyorum). Gerçi, bundan da pek emin değilim. Çünkü annem beni psikolojik olarak öylesine korkutuyor ki sanki reşit olsam bile açılmaya cesaretim olmayacak ama eğer cesur davranıp açılırsam bile hayatımda kapalı olarak geçirdiğim bunca yılı da zaten yaşanmamış sayamam. Başka bi’ deyişle, ileride açılsam da hayatın en güzel, en eğlenceli, en zevk verici olarak bilinen o gençlik dönemimi istemediğim bir şeyi yapmakla zorlandığım, kahrımdan her gün aynı başörtüsünü taktığım, başımdaki yüzünden insanlarla ilişkimi minimuma indirdiğim [insanların benim başörtümle bi’ sıkıntısı yok, sadece onların beni (gerçek olmayan Fatma) başörtülü bi’ şekilde görmesinden dolayı duyduğum utanç nedeniyle] ve aynaya bakmaktan korktuğum, fotoğraf çekilmekten kaçındığım bir dönem olarak bileceğim.

Bu arada şunu da eklemek istiyorum: Ben annemi seviyorum. Bununla iyi mi kötü mü yapıyorum, onu da bilmiyorum. Terkedilen ya da aldatılan sevgilinin hala terkeden ya da aldatan kişiye aşık olması gibi bi’ şey bu ama işte bu biraz farklı. Sonuçta o benim annem. Zaten insanın içini acıtan şey de o ya: Bütün bunları yapan kişinin bi’ yabancı değil de, en yakınındaki kişi olması. Hani küçük çocuklar düştüklerinde ya da başlarına kötü bir şey geldiğinde içgüdüsel olarak annelerini isterler ya, işte seni düşüren kişi annen olunca her şeyi içine atıyorsun. Aslında demek istediğim bir sürü şey, anlatmak istediğim bir sürü anım daha var. Ama şimdilik bu kadar yeter. Son olarak şunu da eklemek istiyorum: Benim derdimi anlatacak hiç arkadaşım, dostum vs. yok; bu konuda beni ve benim gibi dini baskı gören kişileri yalnız bırakmadığın ve bizi desteklediğin için sonsuz teşekkür ederim Yalnız Yürümeyeceksin Platformu. Sizi çok seviyorum.

Comment (1)

  1. Yazını çok beğendim. 25 yaşında bir destekçin olarak sana söylemek istediğim; üniversite tüm çağlardan daha güzel. O günlere geleceksin ve o kadar mutlu olacaksın ki. Şu an başörtüsü taksan bile sen içinde gerçek Fatmasın. Ben gerçek halimi arkadaşlarım bilsin diye onlara ya açılmak istediğimi ama ailevi sebeplerle yapamadığımı söylüyorum ya da gizlice onlarla açık takılıyorum. Arkadaşım olmayanlarında beni nasıl gördüğü önemli değil. Hayatlarındaki rastgele biriyim zaten.
    İleride de düşüncelerini burada paylaşmanı isterim. Okurken edebi keyif aldım.
    Başaracaksın!!!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir