Anne ve babamın sevgisinin bir örtüye bağlı olduğunu öğrenmeyi kaldırabilir miyim, emin değilim.

5. sınıfın ilk günü… Benim için kâbus gibi bir gündü. Bilirsiniz, bir dönem çoğu ortaokul İmam Hatip’e dönüştürüldü. Bunlardan biri de benim okulumdu. O zamanlar ben 4. sınıftaydım. Okulun İmam Hatip’e dönüştürüleceği kesinleşmişti, bütün arkadaşlarım aralarında hangi okula gideceklerini konuşuyorlardı ve bana da “Burada durmayacaksın, değil mi?” gibi sorular soruyorlardı. Ben de “Tabii ki ben de okulumu değiştireceğim” diyordum ama öyle olmadı. Okulun önünde protestolar olurdu ve annem onlara kızardı. Çünkü onun gözünde İmam Hatip mükemmeldi.

Okullar açıldı, ilk gün… Formamı giydim ve okula gitmeye hazırlandım. Annem beklememi söyledi ve elinde beyaz bir başörtüyle geldi. Bu okulun kararıymış, örtü beyaz olmak zorundaymış. Gördüğüm ilk an bu düşünceden nefret ettim. Annem bana başörtüyü taktı ve ablam gelip “Hayırlı olsun” dedi. Zorlama yoktu ama bana fikrim sorulmamıştı. O an gerçekten midem bulandı ve kusmak istedim. Bir gün okulda başörtümün iğnesini kaybettim ve bir daha bağlayamadım. Zaten her zaman annem benim için bağlardı. O gün sınıfta başörtüsüz oturdum. Bahçeye çıktım ve tüm bahçeyi koşarak turladım. İçim kocaman bir mutlulukla doldu. 10 yaşındaki bir çocuğun o zamana kadar yaşadığı en büyük mutluluk buydu. Saçlarının rüzgârda savrulması…

Ortaokul bitti. Lise sınavı zamanı. Puanım yüksek. Ablam yanıma geldi ve “Hiç heveslenme, seni de İmam Hatip lisesine gönderecekler” dedi, oysa onun puanı da düşüktü. İnat ettim ve tercih listesine bir tane bile İmam Hatip yazdırmadım. Ama lise boyunca kapalı olmaya devam ettim. Din konusu açıldığı zaman sürekli konuyu kapatmaya çalıştım. Çünkü inanmadığım bir şeyi savunamazdım. Hiçbir zaman saçımı kapatmam gerektiğini düşünmedim. Benim gözümde erkek ve kadın saçı arasında hiçbir fark yoktu, olmamalıydı. Cahiliye dönemindeki birkaç erkeğin iğrenç davranışının sonucunu kadınlar asırlardır çekmemeliydi. Siz hiç evine hırsız girdi diye ceza alan birini gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü suçlu olan hırsızsa cezayı da onun çekmesi gerekir.

Aile ilişkilerime gelirsek, aslında fena olmadığını söyleyebilirim. 3 kız kardeşiz ve aralarından en çok beni sevdiklerini biliyorum. Ama bu, sözlerinden çıkmadığım için mi yoksa gerçekten ben olduğum için mi; bilmiyorum. Sözlerinden çıkarsam beni sevmeyeceklerini biliyorum ve bundan çok korkuyorum. Anne ve babamın sevgisinin bir örtüye bağlı olduğunu öğrenmeyi kaldırabilir miyim, emin değilim. Evde her zaman çok güler yüzlüyüm. Evde herhangi biri, benim bir sorunum olabileceğini düşünmez. Onlara göre en gamsız olan benim. Ama aslında kocaman bir iç çatışmanın ortasındayım ve yapayalnızım. Her geçen gün depresyonun içine çekildiğimi fark ediyorum ve engel olmak adına hiçbir şey yapamıyorum, elimden gelmiyor. Ailemdeki herkes dışarı çıkmaktan nefret ettiğimi sanıyor ve beni sürekli dışarı çıkartmaya çalışıyorlar. Çünkü 3 ay boyunca dışarı çıkmadığım bile oldu. Aslında ben dışarı çıkmaktan değil, aynadaki görüntümden nefret ediyorum. Bana ve düşüncelerime ters düşen bir örtüyü takmak istemiyorum.

Bunları aileme açıklamak için üniversite sınavını bekliyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. Tek istediğim üniversite hayatımı ve geri kalan yaşantımı kendim olarak geçirmek. Çünkü sürekli hastalanıyorum ve uzun süre yaşayacağımı düşünmüyorum. Eğer bu isteğimi başaramazsam yaşamaya devam etmek ister miyim, bilmiyorum. Yine intihar etmeyi denemek istemiyorum. Gerçi ailemin bundan da haberi yok. Çünkü hiçbir zaman sorunlu bir çocuk olmadım. Onların istemediği hiçbir şeyi yapmadım. Hiç sigara içmedim, hiç içki içmedim, hiç erkek arkadaşım olmadı, bana yazan erkekleri engelledim. Onların sözünden bir kere bile çıkmadım. Diğer kardeşlerim sorun çıkartınca hep onların yanında oldum ve gözlerinde mükemmel olmak istedim. Buna rağmen, şu an sorun çıkartmadığım halde, durduk yere “Acaba sen de ileride sorun çıkartır mısın?” diye soruyorlar. Ne diyeceğimi bilemiyorum ama bir gün karşılarına geçip “Evet çünkü açılmak istiyorum” demek istiyorum. Bu yazı bir yerde karşınıza çıkar mı, bunu bilmem ama size şunu söylemek istiyorum: “Anne, baba; ben sizi çok seviyorum. Lütfen siz de beni ben olduğum için sevin. Başımdaki örtü için değil.”.

(Görsel: Cagnaccio di San Pietro)

Comments (2)

  1. Meraba, tanistigima memnun oldum. Yazdiklarinin dili çok samimiydi, belkide içten tatlış kız olduğundan daha seviliyor olabilirsin.Kendini gayet net ifade etmişsin ama kendini anlamaya calismamissin gibi geldi arkadaşım.İcindeki çocuk hiç sevilmemiş , büyümek istememiş sende büyütmek istememissin.Hayat ne kadar zor,ailelerimiz ne kadar tutucu olsalarda hayat senin ,hayat benim, hayat hepimizin hayatı.Kendini iyice cozumleyip seni gerçekte sen yapan ,mutlu edecek, sadece sen istediğin için verdiğin karar olsun.Kafan netlesirse inan bana
    bu dünyada kimsenin seni durdurmaya gücü yetmez.Sonucta kararlarınin sonuçlarını yaşayacak olan sadece sensin.Sana güveniyorum umarım verdiğin tüm kararlarından emin mutlu olursun…

  2. Merhabaa. Yaşıtız ve o kadar benziyor ki öykülerimiz. Ben de ailemle neredeyse aynı süreçlerden geçtim. Ailenin en mülayim, uslu, edepli çocuğu olarak bir gün karşılarına geçip ben açılmak istiyorum dedim. Meğer korktuğumuz o gerçek varmış sahi, beni başımdaki örtü ve dilimde onların yerleştirdiği sözler olmadığında düşman bellediler. Yüz karasıymışım.
    İki ay kaldı sınava,sonra ne yapacağız bilmiyorum ama bir şeyler yapacağımızı biliyorum. Kendi yolumuza bariyerler dizmişler ama biz o yolda özgürce koşmak için her şeyi yapabiliriz, yapmalıyız bence. Yalnız hissetme,olur mu? Birlikteyiz ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir